It is an arid region, almost a desert.
- Bu kurak bir bölge, neredeyse bir çöl.
Exporting water from an arid country to the rainy Europe is pure folly.
- Kurak bir ülkeden yağışlı Avrupa'ya su ihraç etmek saf çılgınlık.
He lives in a dry country.
- Kurak bir ülkede yaşıyor.
The natives were tormented by a long spell of dry weather.
- Yerlilere uzun süre kurak havayla işkence yapıldı.
Many peasants died during the drought.
- Birçok köylü kuraklık esnasında öldü.
Floods, violent wind storms, droughts, killing frosts, and the problems of air pollution have all, on occasion, influenced modern society.
- Seller, şiddetli rüzgar fırtınaları, kuraklıklar, öldürücü donlar ve hava kirliliği sorunları hepsi,ara sıra, modern toplumu etkilenmiştir.