Sami hid his car in a grove of trees.
- Sami arabasını bir ağaç korusuna sakladı.
Might it happen to be a large symbolic grove of trees?
- Ağaçların büyük bir sembolik korusu olabilir mi?
The wood was kindled, the flames arose, and a mouldering heap of ashes was soon all that remained of Mrs Askew and her fellow martyrs.
- Koru yakıldı, alevler yükseldi, ve kısa sürede bayan Askew ve arkadaş şehitleriyle ilgili geriye kalan bütün şey dökülen bir küller yığınıydı.
We need to maintain focus.
- Bizim odakları korumamız gerekiyor.
Tom maintained his innocence.
- Tom suçsuzluğunu korumuştur.
He wore a pullover sweater to keep from getting cold.
- Kendini soğuktan korumak için kazak giydi.
Tom struggled to keep his composure.
- Tom soğukkanlılığını korumak için mücadele etti.
Motherhood and childhood are entitled to special care and assistance. All children, whether born in or out of wedlock, shall enjoy the same social protection.
- Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.
One has to protect his family.
- İnsan ailesini korumak zorundadır.
They have preserved the building.
- Onlar binayı korudular.
Good traditions should be preserved.
- İyi geleneklerin korunması gerekir.
The policeman protected the witness.
- Polis memuru tanığı korudu.
We protected ourselves against danger.
- Tehlikeye karşı kendimizi koruduk.
Preserving world peace is one of the main purposes of the United Nations.
- Dünya barışını korumak, Birleşmiş Milletlerin temel amaçlarından biridir.
We don't need a formal institution for preserving peace.
- Barışı korumak için resmi bir kuruma ihtiyacımız yok.
The prison is heavily guarded.
- Hapishane ağır biçimde korunuyor.
Tom is being guarded by three men.
- Tom üç adam tarafından korunuyor.
Tom had a very sheltered upbringing.
- Tom çok korunaklı bir yetiştirmeye sahipti.
Tom has led a sheltered life.
- Tom korunaklı bir hayat sürdü.
The valuables are in the safekeeping of the bank.
- Değerli şeyler bankanın korumasındadır.
I've been trying to find out who is responsible for maintaining this road.
- Bu yolu korumak için kimlerin sorumlu olduğunu bulmaya çalışıyordum.
Tom must conserve his strength.
- Tom gücünü korumak zorundadır.
When bears sleep or lie down, their postures depend on whether they want to get rid of heat or conserve it.
- Ayılar uyuduğunda ya da uzandığında onların duruşları ısıdan kurtulmak ya da onu korumak isteyip istemediklerine bağlıdır.
Protecting the environment means saving ourselves.
- Çevreyi korumak kendimizi korumak anlamına gelir.
Can Tatoeba contribute to the saving of endangered languages?
- Tatoeba, yok olma tehlikesinde olan dillerin korunmasında katkıda bulunabilir mi?
Tom maintained his innocence.
- Tom suçsuzluğunu korumuştur.
The sidewalk is well maintained.
- Kaldırım iyi korunmuştur.
They have preserved the building.
- Onlar binayı korudular.
Rainforests should be preserved.
- Yağmur ormanları korunmalı.
The President's guards are stationed in front of the entrance.
- Devlet Başkanının korumaları girişin önünde konuşlandırıldılar.
Tom couldn't get past the guard.
- Tom korumayı geçemedi.
We must fight to safeguard our civil rights.
- Vatandaşlık haklarımızı korumak için mücadele etmeliyiz.
I'm responsible for protecting her.
- Onu korumakla sorumluyum.
Why are you protecting him?
- Neden onu koruyorsun?
Trees shelter my house from the wind.
- Ağaçlar evimi rüzgardan koruyorlar.
Tom sought shelter from the rain.
- Tom yağmurdan korunmak için sığınak aradı.
The soldiers were guarding the bridge.
- Askerler köprüyü koruyorlardı.
Cuban soldiers were guarding the streets.
- Kübalı askerler sokakları koruyordu.
Tom shielded his eyes from the sun.
- Tom gözlerini güneşten korudu.
The concrete layer of the nuclear reactor's shielding will be destroyed using controlled explosions.
- Nükleer reaktörün koruyucu somut tabakası kontrollü patlamalar kullanılarak imha edilecek.
Tom shielded his eyes from the sun.
- Tom gözlerini güneşten korudu.
He conserved his energy for the next game.
- Bir sonraki oyun için enerjisini korudu.