konutlu

listen to the pronunciation of konutlu
Турецкий язык - Английский Язык
domiciled
Simple past tense and past participle of domicile
{a} haaving permanent residence
{s} act of inhabiting, taking up residence
living or residing (in a particular place)
past of domicile
If you are domiciled in a particular place, you live there. Frank is currently domiciled in Berlin. be domiciled in to live in a particular place
konut
{i} house

The last house was Tom's residence. - Son ev Tom'un konutuydu.

They live in a council house. - Onlar bir sosyal konutta yaşıyorlar.

konut
dwelling house
konut
housing

The severe housing shortage is partly to blame for the inflated rents. - Yükselmiş kiralar için kısmen şiddetli konut sıkıntısı suçlanacaktır.

There is an urgent need for affordable housing. - Ekonomik konuta acil bir ihtiyaç vardır.

konut
{i} domicile
konut
{i} dwelling
konut
{i} residence

The last house was Tom's residence. - Son ev Tom'un konutuydu.

The town was zoned for factories and residences. - Kasaba fabrikalar ve konutlar için ayrıldı.

konut
abode
konut
{i} quarters

Could you come to my quarters? - Benim konutuma gelebilir misin?

Tom was asleep in his quarters. - Tom konutunda uyuyordu.

konut
home
konut
lodging
konut
demeure
konut
tenement
konut
(İnşaat) host
konut
(İnşaat) residential building
konut
woon
konut
power distribution
konut
postulate
konut
dwelling place
Konut
residental
konut
the housing
konut
residential

This part of town is mainly residential. - Şehrin bu bölümü ağırlıklı olarak konut.

This carpet is designed for residential use. - Bu halı konut kullanımı için tasarlanmıştır.

konut
estates
konut
condo
konut
domicil
konut
abode, residence, habitation, dwelling, domicile
konut
habitation
konut
log., math. postulate
konut
seat
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение konutlu в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Konut
koyut
konut
Bir insanın yatıp kalktığı, iş zamanı dışında kaldığı veya tüzel kişiliği olan bir kuruluşun bulunduğu ev, apartman gibi yer, mesken, ikametgâh
konut
Bir insanın yatıp kalktığı, iş zamanı dışında kaldığı veya tüzel kişiliği olan bir kuruluşun bulunduğu ev, apartman gibi yer, mesken, ikametgâh: "Kimsenin konutuna dokunulamaz."- Anayasa
konut
Bir bilimin kuruluşunda temel görevi görmekle birlikte belik'ten daha az olma ve tanımlanmayan ilkel gerçek, koyut, postulat: Eukleides'in "Bir noktadan bir doğruya ancak bir paralel çizilebilir." yolundaki konutu gibi
konutlu
Избранное