konuşabiliriz

listen to the pronunciation of konuşabiliriz
Турецкий язык - Английский Язык
speak in tongues
To speak in a language unknown to the speaker; glossolalia
"Glossolalia" is the most commonly accepted term for "speaking in tongues." It comes from the Greek words meaning "tongues" or "languages," and "to speak." Although not exclusively, "speaking in tongues" is primarily practiced by Pentecostal Christians. Glossolalia is the "prayer language" of Pentecostal churches. Some Christians who speak in tongues believe they are speaking in an existing language. Most believe they are uttering a heavenly tongue. Some Pentecostal denominations teach that speaking in tongues is the initial evidence of the Baptism in the Holy Spirit
speak unintelligibly in or as if in religious ecstasy; "The parishioners spoke in tongues
speak unintelligibly in or as if in religious ecstasy; "The parishioners spoke in tongues"
konuş
speak

Can you speak English? - İngilizce konuşabiliyor musun?

John can't speak French well. - John, Fransızcayı iyi konuşamıyor.

konuş
{f} spoke

The policeman spoke to a man on the street. - Polis bir adamla sokakta konuştu.

Which language is spoken in the U.S.A.? - ABD'de hangi diller konuşuluyor?

konuş
{f} commune
konuş
(Tıp) conus
konuş
talk to

Please come to talk to me. - Lütfen benimle konuşmaya gel.

She tends to talk too much. - Çok konuşmaya eğilimlidir.

konuş
{f} talk

Do not talk with your mouth full. - Ağzın doluyken konuşma.

We talked about various things. - Çeşitli şeyler hakkında konuştuk.

konuş
commune with
konuş
spoke out
konuş
speak out

You need to speak out. - Senin konuşman gerekiyor.

You can speak out freely here. - Sen burada özgürce konuşabilirsin.

konuş
{f} spoken

Which language is spoken in the United States of America? - Amerika Birleşik Devletleri'nde hangi dil konuşuluyor?

In Papua New Guinea, there are 850 different languages spoken by Papuans. - Papua Yeni Gine'de, Papualılar tarafından konuşulan 850 farklı dil vardır.

konuş
spoke to
konuş
speak to

I apologized, but even then she wouldn't speak to me. - Özür diledim fakat o zaman bile benimle konuşmadı.

How dare you speak to me like that? - Sen benimle nasıl böyle konuşabilirsin?

konuş
spoken out
konuş
{f} tongue

Mr Wright speaks Japanese as if it were his mother tongue. - Bay Wright, sanki onun ana diliymiş gibi Japonca konuşuyor.

I can speak Esperanto as if it's my mother tongue. - Esperanto'yu ana dilim gibi konuşabiliyorum.

konuş
{f} talked

We talked the night away. - Biz geceyi konuşarak geçirdik.

We talked about various things. - Çeşitli şeyler hakkında konuştuk.

konuş
{f} talking

Who were you talking with? - Kiminle konuşuyordun?

Who were you talking to? - Kiminle konuşuyordun?

konuş
spoken to
konuş
{f} speaking

Don't be afraid to make mistakes when speaking English. - İngilizce konuşurken hata yapmaktan korkmayın.

Speaking English isn't easy. - İngilizce konuşmak kolay değildir.

konuş
discourse

In their discourse after dinner, they talked about politics. - Yemekten sonraki konuşmalarında, onlar politikadan bahsettiler.

konuş
placing, arrangement
konuş
(Askeriye) disposition, deployment
konuş
geol. location
konuş
intercede
konuş
converse

We conversed until late at night while eating cake and drinking tea. - Biz kek yerken ve çay içerken gece geç saatlere kadar konuştuk.

Passengers shall not converse with the driver while the bus is in motion. - Otobüs hareket halindeyken yolcular şoförle konuşmamalıdır.

Турецкий язык - Турецкий язык

Определение konuşabiliriz в Турецкий язык Турецкий язык словарь

konuş
Konma işi veya biçimi
konuş
Konum
konuş
Bütün imkânlar göz önünde tutularak kara, hava ve deniz birliklerinin yerleştirilmesi biçimi
konuşabiliriz
Избранное