Hope is when you suddenly run to the kitchen like a mad man to check if the empty chocolate cookie box you just finished an hour ago is magically full again.
- Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.
I just wanted to check my email.
- Sadece e postamı kontrol etmek istedim.
I would like to stress that it is more convenient to control tariffs as a bloc rather than country by country.
- Tarifeleri blok olarak kontrol etmenin ülke ülke kontrol etmekten daha uygun olduğunu vurgulamak istiyorum.
They formed a company to control it.
- Onu kontrol etmek için bir şirket kurdular.
I'll go to check out the bedroom.
- Yatak odasını kontrol etmek için gideceğim.
I'd like to check out.
- Ben kontrol etmek istiyorum.
I'll be back to check on him before I head out today.
- Bugün yola çıkmadan önce onu kontrol etmek için döneceğim.
We'll be back to check on you later.
- Seni kontrol etmek için daha sonra döneceğiz.
They needed a new government to control the anarchy.
- Onların anarşiyi kontrol etmek için yeni bir hükümete ihtiyaçları vardı.
Try to check the flow of water by turning the valve.
- Vanayı çevirerek su akışını kontrol etmeye çalış.
Hope is when you suddenly run to the kitchen like a mad man to check if the empty chocolate cookie box you just finished an hour ago is magically full again.
- Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.
Tom wants you to check it out.
- Tom bunu kontrol etmeni istiyor.
I want to check it out.
- Bunu kontrol etmek istiyorum.
Try to control yourself.
- Kendinizi kontrol etmeye çalışın.
You must control yourself.
- Kendinizi kontrol etmelisiniz.
I have trouble controlling my anger.
- Öfkemi kontrol etmekte zorlanıyorum.
I have trouble controlling my emotions.
- Duygularımı kontrol etmekte zorlanıyorum.
The government of the Inca Empire controlled everything.
- İnka İmparatorluğu yönetimi her şeyi kontrol etti.
Tom wanted to hit Mary, but he controlled himself.
- Tom Mary'ye vurmak istedi ama kendini kontrol etti.
Controlling my emotions is not my forte.
- Duygularımı kontrol etmek benim görevim değil.
The next four to six weeks are crucial in controlling the massive Ebola outbreak.
- Önümüzdeki 4 ila 6 hafta, büyük Ebola salgınını kontrol etmekte çok önemlidir.
Tom checked his rearview mirror before pulling out into traffic.
- Tom trafiğe çıkmadan önce dikiz aynasını kontrol etti.
He checked the durability of the house before buying it.
- O, satın almadan önce evin dayanıklılığını kontrol etti.