kommen!

listen to the pronunciation of kommen!
Немецкий Язык - Турецкий язык
gelen
gelenler
gelmek , komm! gel! (emir hali)
geldin
gelsin
gelmeler
günü gelmek
haydin
tatmin olmak
üstüne gelmek
gelsene
hayd
üstün gelme
orgazm olmak
zamanında gelmek
gelirim
gelerek
geliyor

Haziranda Avrupa'ya geri geliyoruz. - Wir kommen im Juni nach Europa zurück!

Bugün Ruslar geliyor! Ruslar geliyor! adında bir filmin olduğunu keşfettim. - Heute habe ich herausgefunden, dass es einen Film mit dem Titel Die Russen kommen! Die Russen kommen! gibt.

mahkemeye çıkmak
hadi ama
gelinmek
hadii
hayde
geliyorsun
gelmek; yaklaşmak; varmak, ulaşmak; olmak, vukua gelmek; çıkmak; gitmek
(Gramer) (von) a)türemek, b) birşeyden ileri gelmek
v. 'komın gelmek
(Gramer) (an etw.) bir şeye ilişmek
(Gramer) (auf etw.) a)bir şeyi bulmak, b)adam başına düşmek, c)aklına esmek
(Gramer) (um etw.) birşeyinden olmak; bir şeyi kaybetmek
(Gramer) (hinter etwas ~) bir şeyin sırrına varmak, bir şeyin kokusunu almak, sezinlemek
{'komın} gelmek
(Gramer) (nach jdm.) birine çekmek
(Gramer) kam käme ist gekommen gelmek
beli gelmek
beli gelmek 1
gelmek

Benimle gelmek zorundasınız. - Sie müssen mit mir kommen.

Benimle gelmek zorundasın. - Du musst mit mir kommen.

Английский Язык - Турецкий язык

Определение kommen! в Английский Язык Турецкий язык словарь

coming
geliş

Gelişinizi sabırsızlıkla bekliyoruz. - We are all looking forward to your coming.

Hepimiz onun gelişini gördük, değil mi? - We could all see it coming, couldn't we?

coming
önümüzdeki

Tom ve Mary önümüzdeki cuma akşamı bir hoş geldin partisi verecek. - Tom and Mary are having a house-warming party this coming Friday evening.

Tom bu önümüzdeki hafta Mary'yi görmeye can atıyor. - Tom is looking forward to seeing Mary this coming weekend.

coming
başarılı

Başarılı bir yerel çocuk eve geliyor. - A successful local boy is coming home.

coming
gelecek

O, bu öğleden sonra beni görmeye gelecek. - He will be coming to see me this afternoon.

O bu akşam gelecek mi? - Will he be coming this evening?

coming
gelen

Dikkat! Gelen bir araba var. - Look out! There's a car coming.

Dün gece, Tom'un odasından gelen garip bir ses duydum. - I heard a strange noise coming from Tom's room last night.

coming
varış
coming
ilerleyen
coming
{f} gel

Babası gelmeyecek, o çok meşgul. - Her dad won't be coming, he is very busy.

Dikkat! Buraya gelen bir kamyon var! - Look out! There's a truck coming!

coming
gelmekte olan
coming
{i} gelme

Patronum toplantıya geç gelmeme göz yummadı. - My boss didn't excuse me for coming late to the meeting.

Köpeğinin benim bahçeme gelmesini engelleyemez misin? - Can't you keep your dog from coming into my garden?

coming
istikbal vaat eden
coming
(isim) geliş, yaklaşma, varış, gelme
coming
yaklaşan

Yaklaşan bir doğum günüm var. - I've got a birthday coming up.

Yaklaşan Yeni Yılın size ve ailenize neşe getirmesini dileriz. - We want to wish you and your family all the joys of a coming New Year.

coming
{i} geliş, yaklaşma
coming
dili sosyeteye takdim ediliş
coming
gelen gelecek
Немецкий Язык - Английский Язык
come!
to come {came
to pitch up
to have an orgasm
to be forthcoming
to cum
come}
to stem from something
comings
coming

We're getting out of here. The cops are coming. - Hauen wir ab von hier, die Bullen kommen.

Ann won't be coming to our party. - Ann wird nicht zu unserer Party kommen.

comming