Haziranda Avrupa'ya geri geliyoruz.
- Wir kommen im Juni nach Europa zurück!
Bugün Ruslar geliyor! Ruslar geliyor! adında bir filmin olduğunu keşfettim.
- Heute habe ich herausgefunden, dass es einen Film mit dem Titel Die Russen kommen! Die Russen kommen! gibt.
Benimle gelmek zorundasınız.
- Sie müssen mit mir kommen.
Benimle gelmek zorundasın.
- Du musst mit mir kommen.
Gelişinizi sabırsızlıkla bekliyoruz.
- We are all looking forward to your coming.
Hepimiz onun gelişini gördük, değil mi?
- We could all see it coming, couldn't we?
Tom ve Mary önümüzdeki cuma akşamı bir hoş geldin partisi verecek.
- Tom and Mary are having a house-warming party this coming Friday evening.
Tom bu önümüzdeki hafta Mary'yi görmeye can atıyor.
- Tom is looking forward to seeing Mary this coming weekend.
Başarılı bir yerel çocuk eve geliyor.
- A successful local boy is coming home.
O, bu öğleden sonra beni görmeye gelecek.
- He will be coming to see me this afternoon.
O bu akşam gelecek mi?
- Will he be coming this evening?
Dikkat! Gelen bir araba var.
- Look out! There's a car coming.
Dün gece, Tom'un odasından gelen garip bir ses duydum.
- I heard a strange noise coming from Tom's room last night.
Babası gelmeyecek, o çok meşgul.
- Her dad won't be coming, he is very busy.
Dikkat! Buraya gelen bir kamyon var!
- Look out! There's a truck coming!
Patronum toplantıya geç gelmeme göz yummadı.
- My boss didn't excuse me for coming late to the meeting.
Köpeğinin benim bahçeme gelmesini engelleyemez misin?
- Can't you keep your dog from coming into my garden?
Yaklaşan bir doğum günüm var.
- I've got a birthday coming up.
Yaklaşan Yeni Yılın size ve ailenize neşe getirmesini dileriz.
- We want to wish you and your family all the joys of a coming New Year.
We're getting out of here. The cops are coming.
- Hauen wir ab von hier, die Bullen kommen.
Ann won't be coming to our party.
- Ann wird nicht zu unserer Party kommen.