He is one of my neighbors.
- O, komşularımdan biri.
I had an interesting conversation with my neighbor.
- Komşumla ilginç bir sohbet yaptım.
He's my neighbour, but I don't know him that well.
- O benim komşum ama onu iyi tanımıyorum.
My neighbour's name is Deng Daping.
- Komşumun adı Deng Daping'tir.
My home town is adjacent to the ocean.
- Memleketim okyanusa komşu.
France is adjacent to Spain.
- Fransa, İspanya ile komşudur.
That country broke off diplomatic relations with the neighboring countries.
- O ülke, komşu ülkelerle olan diplomatik ilişkileri kesti.
The police charged him with leaking information to a neighboring country.
- komşu ülke için bilgi sızıntılarıyla yüklüdür,polis.
Our village is Catholic, but the neighbouring village is Evangelist.
- Köyümüz Katoliktir, ancak komşu köy Evangelisttir.
The two neighbouring countries differ from each other in all respects.
- İki komşu ülke her açıdan birbirinden farklıdır.
The Joneses go to the store.
- Komşular mağazaya gidiyor.
The boy next door fell head first from a tree.
- Komşunun çocuğu bir ağaçtan tepe üstü düştü.
The neighbours have been banging about next door all morning.
- Yan komşular sabahtan beri gürültü yapıyor.
The Joneses go to the store.
- Komşular mağazaya gidiyor.