He will find the bus stop easily.
- Otobüs durağını kolayca bulacaktır.
The troops easily put down the rebellion.
- Askerler isyanı kolayca bastırdı.
Guns are readily accessible to Americans.
- Amerikalılar silahlara kolayca erişebilir.
The eloquent scholar readily participated in the debate.
- Güzel konuşan bilim adamı kolayca tartışmaya katıldı.
Statistics are easy to misinterpret.
- İstatistikler kolayca yanlış yorumlanabilir.
My house is within easy reach of the station.
- Evim istasyona kolayca ulaşılabilecek bir yerde.
You can do this with ease.
- Bunu kolayca yapabilirsin.
He writes English with ease.
- O kolayca İngilizce yazıyor.
This zipper doesn't zip smoothly.
- Bu fermuar kolayca kapanmıyor.
We forget our faults easily if no one knows them as well as us.
- Eğer hiç kimse onları bizim kadar iyi bilmiyorsa hatalarımızı kolayca unutabiliriz.