koşullanma

listen to the pronunciation of koşullanma
Турецкий язык - Английский Язык
conditioning, being conditioned
psych. conditioning, being conditioned
being conditioned
koşul
provision
koşul
conditions

Mileage varies with driving conditions. - Kilometre performansı sürüş koşullarına göre değişir.

Tom and Mary demanded better working conditions. - Tom ve Mary daha iyi çalışma koşulları talep etti.

koşul
string
koşul
circumstance, condition; stipulation, clause
koşul
circumstance

Under the circumstances, bankruptcy is inevitable. - Bu koşullar altında, iflas kaçınılmazdır.

He adapted himself to circumstances. - O, kendini koşullara uydurdu.

koşul
(Bilgisayar) where
koşul
term

The next step was to negotiate terms of a peace treaty. - Bir sonraki adım barış anlaşmasının koşullarını görüşmekti.

Few people take the trouble to read all the terms and conditions of a contract before signing it. - Çok az insan, imzalamadan önce bir sözleşmenin bütün şartlarını ve koşullarını okuma zahmetine katlanır.

koşul
(Bilgisayar) when the
koşul
(Bilgisayar) while
koşul
clause
koşul
restriction
koşul
constraint

I think I've showed considerable constraint under the circumstances. - Ben bu koşullar altında önemli bir baskı gösterdiğimi düşünüyorum.

koşul
(Bilgisayar) when

When we borrow money, we must agree to the conditions. - Para borç aldığımızda koşulları kabul etmeliyiz.

koşul
(Bilgisayar) cond

That politician is well versed in internal and external conditions. - O politikacı iç ve dış koşullarda deneyimlidir.

Health is a necessary condition for happiness. - Sağlık mutluluk için gerekli bir koşuldur.

koşul
reservation
koşul
condition

Health is a necessary condition for happiness. - Sağlık mutluluk için gerekli bir koşuldur.

That politician is well versed in internal and external conditions. - O politikacı iç ve dış koşullarda deneyimlidir.

koşul
stipulation
koşul
requirement
koşul
(Hukuk) condition, provision
koşul
proviso
koşul
state
koşullanmak
psych. to be conditioned
koşullanmak
to become conditioned
Турецкий язык - Турецкий язык
Şartlanmak işi
koşul
Bir şeyin kendi özelliğini kazanması için, bulunması gereken durum, gerekli olan özellik
koşul
Bir şeyin kendi özelliğini kazanması için, bulunması gereken durum, gerekli olan özellik: "Türk Eli'nin uluları bu koşullar altında yeni toprakların, yeni vatanların gereğini duyar olmuştu."- N. Araz
koşul
Bir antlaşmada belirlenen hükümlerden her biri
koşul
Şart
koşullanmak
Şartlara bağlı kalmak, şartlanmak