Onun nasıl yapılacağını bilmediğimi zaten söyledim.
- I've already said I don't know how to do it.
Konuştuğu insanlar daha önce bir bilgisayar görmedikleri için Tom computer kelimesini nasıl çevireceğini bilmiyordu.
- Tom didn't know how to translate the word computer because the people he was talking to had never seen one.
Bir bilgisayarı nasıl kullanacağını biliyor musun?
- Do you know how to use a computer?
Gerçekten ne kadar canı pek olduğumu bilmek ister misin?
- Do you really want to know how tough I am?
Fransa'ya nasıl para gönderileceğini bilmek istiyorum.
- I'd like to know how to send money to France.
Marlo has the know-how to fix your computer.
... necessarily know how to go pump the brakes whenever ...
... Now, we don't know how to make that computer. We don't have a theoretical model for Turing ...