Some read books just to pass time.
- Bazıları yalnızca zaman geçsin diye kitap okurlar.
These are very old books.
- Bunlar çok eski kitaplar.
The original was written as a school textbook.
- Orijinali bir ders kitabı olarak yazılmıştır.
He was reading a textbook on American history.
- O, Amerikan tarihine dair bir ders kitabı okuyordu.
There's a book, a pencil, and a sheet of paper on the table.
- Masanın üzerinde bir kitap, bir kalem ve bir kağıt var.
Books are the paper memory of mankind.
- Kitaplar insanlığın kağıt hafızasıdır.
For the time being I want to work at that bookstore.
- Ben şimdilik o kitapçıda çalışmak istiyorum.
Were I free from work, I could read these books.
- İşim olmasa, bu kitapları okuyabilirim.
This book comes in two volumes.
- Bu kitap iki cilt halinde geliyor.
She's also writing a book.
- O da bir kitap yazıyor.
He's writing a book now.
- O şimdi bir kitap yazıyor.
I paid five dollars for the book.
- Kitap için beş dolar ödedim.
Is there an English-Japanese dictionary on the bookshelf?
- Kitaplıkta İngilizce-Japonca bir sözlük var mı?
The manual is in Spanish only.
- El kitabı sadece İspanyolca.
This manual is only available electronically. There is no printed version.
- Bu el kitabı yalnızca elektronik olarak mevcuttur. Basılı bir versiyonu yoktur.