The verb “rain” is impersonal in sentences like “It’s raining.”.
An almighty but impersonal power, called Fate. –Sir J. Stephen.
Weight increase is the easiest method for personal development.
- Kilo almak, kişisel gelişimin en kolay metodudur.
I bought a new personal computer yesterday.
- Dün yeni bir kişisel bilgisayar satın aldım.
I bought a new personal computer yesterday.
- Dün yeni bir kişisel bilgisayar satın aldım.
The reason I prefer to go to Japan is that the people in Japan are hardworking and have honest personalities.
- Japonya'ya gitmek istemeyi tercih etmemin sebebi onların çalışkan ve dürüst kişilikleridir.
Were you the one who planned this whole thing?
- Bütün bu şeyi planlayan kişi sen miydin?
The life of a person is a transient thing.
- Bir kişinin hayatı geçici bir şeydir.
Andrej Chadanovič is a major figure in the Belarusian poetry.
- Andrej Chadanoviç, Belarus şiirinde önemli bir kişidir.
A strange figure suddenly came through the door.
- Garip bir kişi aniden kapıdan girdi.
I'm the only one still in contact with Tom.
- Tom'la hala temas halinde olan tek kişiyim.
We are sorry, the person you are trying to contact is not available.
- Üzgünüz, iletişim kurmaya çalıştığınız kişi mevcut değil.
Many people suffer from low self-esteem.
- Birçok kişi kendine saygı azlığından muzdarip.
She is a selfish person.
- O bencil bir kişidir.
Tom is a very brave soul.
- Tom çok cesur bir kişidir.
You're a brave soul if you want to climb the Urals.
- Urallara tırmanmak istiyorsan sen cesur bir kişisin.
We are currently looking for individuals who have experience in customer service.
- Bugünlerde, müşteri hizmetlerinde deneyimi olan kişiler arıyoruz.
She had an individual style of speaking.
- Onun kişisel bir konuşma tarzı vardı.
There were too many people at the concert.
- Konserde çok fazla kişi vardı.
That's one small step for a man, one giant leap for mankind.
- Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.
One's lifestyle is largely determined by money.
- Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.
You are the most important person in my life.
- Hayatımda en önemli kişi sizsiniz.
Fine feathers make fine birds.
- Güzel giysiler kişiyi güzel gösterir.
There were too many people at the concert.
- Konserde çok fazla kişi vardı.
Only a few people showed up on time.
- Yalnızca birkaç kişi vaktinde geldi.
Tom was the one who discovered the body.
- Tom cesedi keşfeden kişiydi.
The police drew up a list of persons of interest after the discovery of Mary's body.
- Polis Mary'nin vücudunun keşfinden sonra ilgi kişilerin bir listesini hazırladı.
He's a man of very good character.
- O çok iyi kişilikli bir adamdır.
She has totally changed her character.
- Kişiliğini tamamen değiştirdi.
About 320,000 people live in Iceland. The capital of Iceland is Reykjavik.
- İzlanda'da yaklaşık 320.000 kişi kişi yaşar. İzlanda'nın başkenti Reykyavik'dir.
At least four were killed in the explosion of a car bomb outside a police station in the capital, Nairobi.
- Başkent Nairobi'de bir polis karakolunun dışındaki bir araba bombası patlamasında en az dört kişi öldü.
That's one small step for a man, one giant leap for mankind.
- Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.
One hundred and fifty people entered the marathon race.
- Yüz elli kişi maraton yarışına girdi.
If you want to have an attractive personality, you need to have a good head on your shoulders.
- Eğer çekici bir kişiliğe sahip olmak istiyorsanız, omuzlarınızda iyi bir kafaya sahip olmalısınız.
More than 50 people died from the recent eruption. Volcanic rocks struck some victims in the head.
- Son püskürmede 50'den fazla kişi öldü. Volkanik kayalar bazı kurbanların başına çarptı.