kes

listen to the pronunciation of kes
Турецкий язык - Английский Язык
gym boot, sneaker
less of that
cut it out!
have done

What you have done is absolutely inexcusable. - Yaptığın şey kesinlikle affedilmez.

Stop acting like this Tom! I'm tired of this nonsense! Just have done with it already! - Böyle davranmayı kes Tom! Bıktım bu saçmalıktan! Bırak bu işleri artık!

dry up
basketball shoe, (high-topped) sneaker
{f} hewed
plimsoll
sneaker
(Bilgisayar) kill

I need some medicine to kill the pain. - Ağrıyı kesmek için biraz ilaca ihtiyacım var.

Please give me something to kill the pain. - Lütfen bana ağrı kesecek bir şey ver.

cut down

They cut down the tree. - Onlar ağacı kestiler.

I saw him cut down a tree. - Onun bir ağacı kestiğini gördüm.

truncate
cut in

Don't cut in while we're talking. - Biz konuşuyorken kesme.

The truck cut in front of my car. - Kamyon arabamın önünü kesti.

hew
{f} hack

Tom hacked Mary's arm off with a sword. - Tom Mary'nin kolunu bir kılıçla kesti.

Tom hacked Mary's leg off with a rusty machete. - Tom paslı bir pala ile Mary'nin bacağını kesti.

cutoff
{f} cut

It's easy to cut cheese with a knife. - Peyniri bıçakla kesmek kolaydır.

Are you going to cut down all the trees here? - Buradaki tüm ağaçları kesecek misin?

{f} cutting

If you're not out of the shower in five minutes, I'm cutting the hot water! - Beş dakika içinde duştan çıkmazsan, sıcak suyu kesiyorum!

After cutting habanero peppers, be careful not to rub your eyes. - Habanero biberlerini kestikten sonra gözlerini ovalamamak için dikkatli ol.

{f} hewn
cut the cackle
cut off

You should cut off your connections with that group. - O grupla bağlantıları kesmelisin.

Upon the day appointed for their execution she cut off her hair and dressed herself as if going to a fete. - Onların idamı için belirlenen günde, o sanki şölene gidiyormuş gibi saçını kesti ve giyinip kuşandı.

{f} excise
{f} shear
{f} knife

The tip of the knife is sharp. - Bıçağın ucu keskindir.

Tom cut his hand with a rusty knife. - Tom paslı bir bıçakla elini kesti.

{f} rip
{f} shorn
break

He's always breaking into our conversation. - Her zaman konuşmamızı kesiyor.

Stop, you're breaking my heart. - Kes, kalbimi kırıyorsun.

amputate

I had to amputate Tom's leg. - Tom'un bacağını kesmek zorunda kaldım.

Tom had one of his legs amputated. - Tom bacaklarından birini kestirdi.

curtail
cut#off
exscind
lance
trephine
shutt#off
slit

Tom slit his own throat. - Tom kendi boğazını kesti.

The police think that Tom was stabbed before his throat was slit. - Polisler onun gırtlağı kesilmeden önce, Tom'un bıçaklandığını düşünmektedir.

trepan
shutt off
gash
cut it out

You're not a child anymore so cut it out! - Artık bir çocuk değilsin bu yüzden kes artık.

heckle
resect
kes sesini
shut up

Shut up! This only has to do with the two of us. - Kes sesini! Bunun sadece ikimizle ilgisi var.

kes sesini
(Konuşma Dili) cheese it
kesin kes
final cut
kes sesini
hold your jaw
kes sesini
belt up
kes şunu
drop it!
kes şunu
stop it

Stop it. You're embarrassing me. - Kes şunu. Beni utandırıyorsun.

Stop it. You're being ridiculous. - Kes şunu. Saçmalıyorsun.

kes!
(Konuşma Dili) chuck it
sayfa kes
(Bilgisayar) cut sheet
deyim doğru olduğunda kes
(Bilgisayar) break when expression is true
gevezeliği kes
cut the cackle
otomatik kes
(Bilgisayar) autocrop
Английский Язык - Английский Язык
the kestrel
Uncut hair, one of the five physical symbols that a Khalsa Sikh must have It is a symbol of spirituality
The ISO 4217 currency code for the Kenyan Shilling
Unshorn Hair
Kes
kes
Избранное