We prepared ourselves for the crash.
- Çarpışma için kendimizi hazırladık.
We should keep ourselves clean.
- Kendimizi temiz tutmalıyız.
We should keep this for ourselves.
We did it ourselves.
I perceive myself as my own god.
- Kendimi kendi tanrım olarak görüyorum.
I saw it with my own eyes.
- Onu kendi gözlerimle gördüm.
Tom doesn't seem to have any self-confidence.
- Tom kendine güveni var gibi görünmüyor.
Self-help is the best help.
- Kendi kendine yardım en iyi yardımdır.
Both Fadil and Layla continued to climb their respective career ladders.
- Hem Fadıl hem de Leyla, kendi kariyer merdivenlerini tırmanmaya devam ettiler.
Tom and Mary spoke in their respective languages.
- Tom ve Mary kendi dillerinde konuştu.
The most valuable skill one can acquire is the ability to think for oneself.
- Bir kişinin kazanabileceği en değerli beceri, kendini düşünebilme yeteneğidir.
It is more difficult to defend oneself than to defend someone else. Those who doubt it may look at lawyers.
- Kendini savunmak başka birini savunmaktan daha zordur. Şüphe edenler avukatlarına bakabilirler.
She said NO to herself. She said YES aloud.
- Kendisine HAYIR dedi. Yüksek sesle EVET dedi.
She always comforted herself with music when she was lonely.
- O yalnızken kendini her zaman müzikle rahatlattı.
He taught himself French.
- Kendisine Fransızca öğretti.
He said NO to himself. He said YES aloud.
- O kendi kendineHAYIRdedi.Yüksek sesle EVET dedi.
After an uphill struggle against great odds they finally got the company on its feet again.
- Büyük anlaşmazlıklara karşı zorlu bir mücadeleden sonra, onlar nihayet şirketi tekrar kendi ayakları üzerinde durdurdular.
The candle went out by itself.
- Mum kendiliğinden söndü.
History repeats itself.
- Tarih kendini tekrarlar.
No definition of poetry is adequate unless it be poetry itself.
- Onun kendisi şiir olmadıkça, şiirle ilgili hiçbir tanım yeterli değildir.
After the concert, Tom signed autographs.
- Tom konserden sonra kendi el yazılarını imzaladı.
Crises do not automatically produce the right recipes against them.
- Krizler kendilerine karşı doğru tarifleri otomatik olarak üretmez.
He said NO to himself. He said YES aloud.
- Kendisine HAYIR dedi. Yüksek sesle EVET dedi.
He taught himself French.
- Kendisine Fransızca öğretti.
Why? That was the simple question everyone was asking themselves.
- Neden? O herkesin kendine sorduğu basit soruydu.
Worse than a simple fool is a fool believing himself intelligent.
- Kendini zeki sanan bir aptal, basit bir aptaldan daha kötüdür.
I showed her my room.
- Ona kendi odamı gösterdim.
Yumi went there by herself.
- Yumi oraya kendi gitti.
Tom speaks several languages fluently, but for his job, he only translates into his native language.
- Tom birkaç dili akıcı olarak konuşur fakat onun işi gereği, o sadece kendi ana diline çeviri yapar.
Several young engineers were employed and were devoted to developing a new computer.
- Birçok genç mühendis istihdam edildi ve onlar kendilerini yeni bir bilgisayar geliştirmek için adadılar.
I saw it with my own eyes.
- Onu kendi gözlerimle gördüm.
This is a picture of my own painting.
- Bu kendi yaptığım bir resimdir.
I hope to own my own house someday.
- Bir gün kendi evime sahip olmayı umuyorum.