kendime

listen to the pronunciation of kendime
Турецкий язык - Английский Язык
myself

I bought myself this superfast popcorn machine as a Christmas present. - Bir Noel hediyesi olarak kendime bu çok hızlı patlamış mısır makinesini aldım.

I cheered myself up by listening to music. - Müzik dinleyerek kendime moral verdim.

that being which is oneself

I am not myself today.

Me, as direct or indirect object the speaker as the object of a verb or preposition, when the speaker is also the subject

I taught myself.

Personally, for my part; used in apposition to I, sometimes for simple emphasis and sometimes with implicit exclusion of any others performing the activity described
Me (as the object of a verb or preposition)

Later I realized that the ignorant man that day was not the chief but myself.

I (as the subject of a verb)
{p} I myself, I only, not another person
Myself is the first person singular reflexive pronoun
pron. I; me; to me; by me
I or me in person; used for emphasis, my own self or person; as I myself will do it; I have done it myself; used also instead of me, as the object of the first person of a reflexive verb, without emphasis; as, I will defend myself
A speaker or writer uses myself to refer to himself or herself. Myself is used as the object of a verb or preposition when the subject refers to the same person. I asked myself what I would have done in such a situation I looked at myself in the mirror
emphasis You use myself to emphasize a first person singular subject. In more formal English, myself is sometimes used instead of `me' as the object of a verb or preposition, for emphasis. I myself enjoy cinema, poetry, eating out and long walks I'm fond of cake myself
emphasis If you say something such as `I did it myself', you are emphasizing that you did it, rather than anyone else. `Where did you get that embroidery?' --- `I made it myself.'
kendi
own

It is rather ridiculous that, in some countries, a person cannot even release their own work into the public domain. - Bazı ülkelerde, birinin kendi işini bile kamuya bırakamaması oldukça saçmadır.

I saw it with my own eyes. - Onu kendi gözlerimle gördüm.

kendi
self

Is it possible to pass the tax accountant exam by self study? - Kendi kendine çalışma ile, vergi muhasebecisi sınavını geçmek mümkün mü?

Tom doesn't seem to have any self-confidence. - Tom kendine güveni var gibi görünmüyor.

kendime geldim
i feel refreshed
kendi kendime
to myself

I'm talking to myself. - Kendi kendime konuşuyorum.

Sometimes I am an enigma to myself. - Bazen kendi kendime anlaşılmaz oluyorum.

kendi kendime
by myself

I'll be okay by myself. - Ben kendi kendime iyi olacağım.

I cannot go up the stairs by myself. I'm old and I need an elevator. - Kendi kendime merdivenlerden yukarı çıkamam. Ben yaşlıyım ve bir asansöre ihtiyacım var.

kendi kendime
on my own

I finished the job on my own. - İşi kendi kendime bitirdim.

kendi kendime
on my own hook
kendi kendime
a) by myself b) to myself
kendi
respective

Both Fadil and Layla continued to climb their respective career ladders. - Hem Fadıl hem de Leyla, kendi kariyer merdivenlerini tırmanmaya devam ettiler.

Tom and Mary spoke in their respective languages. - Tom ve Mary kendi dillerinde konuştu.

kendi
oneself

One ought to be true to oneself. - İnsan kendine karşı dürüst olmalı.

It is more difficult to defend oneself than to defend someone else. Those who doubt it may look at lawyers. - Kendini savunmak başka birini savunmaktan daha zordur. Şüphe edenler avukatlarına bakabilirler.

kendi
herself

She soon adjusted herself to village life. - Kısa sürede kendini köy hayatına alıştırdı.

She wears high heels to make herself look taller. - O kendini daha uzun göstermek için yüksek topuklu ayakkabılar giyiyor.

kendi
himself

He taught himself French. - Kendisine Fransızca öğretti.

He said NO to himself. He said YES aloud. - O kendi kendineHAYIRdedi.Yüksek sesle EVET dedi.

kendi
its

After an uphill struggle against great odds they finally got the company on its feet again. - Büyük anlaşmazlıklara karşı zorlu bir mücadeleden sonra, onlar nihayet şirketi tekrar kendi ayakları üzerinde durdurdular.

The candle went out by itself. - Mum kendiliğinden söndü.

kendi
of one's own
kendi
itself

If it were not for books, each generation would have to rediscover for itself the truths of the past. - Kitaplar olmasaydı, her nesil kendisi için geçmişin gerçeklerini yeniden keşfetmek zorunda kalacaktı.

History repeats itself. - Tarih kendini tekrarlar.

kendi
auto

Tom was signing autographs in front of the theater. - Tom tiyatronun önünde kendi el yazısıyla imza atıyordu.

It happens automatically. - Bu kendiliğinden olur.

kendi
him

He said NO to himself. He said YES aloud. - Kendisine HAYIR dedi. Yüksek sesle EVET dedi.

He gathered his children around him. - O, çocuklarını kendi etrafına topladı.

kendi
{s} simple

First of all, please do a simple self-introduction. - Her şeyden önce, lütfen basit bir kendini tanıtım yap.

Why? That was the simple question everyone was asking themselves. - Neden? O herkesin kendine sorduğu basit soruydu.

kendi
auto-
kendi
personally
kendi
her

I showed her my room. - Ona kendi odamı gösterdim.

This is a picture of her own painting. - Bu, onun kendi çizimi olan bir resimdir.

kendi
several

He was unconscious for several days. - Birkaç gündür kendinde değildi.

John helped himself to several pieces of pie without asking. - John sormadan birkaç adet pastayı kendisi aldı.

Kendi
my own

From my own experience, illness often comes from sleeplessness. - Benim kendi deneyimlerinden, hastalık çoğunlukla uykusuzluktan kaynaklanıyor.

If God doesn't exist in our world, then I will create God with my own hands. - Tanrı dünyamızda yoksa, öyleyse Tanrı'yı kendi ellerimle yaratacağım.

kendi
he; she
kendi
his own
kendi
to own

I hope to own my own house someday. - Bir gün kendi evime sahip olmayı umuyorum.

kendi
pwn
kendi
one's own
kendi
self; own; in person
kendi
self, oneself
kendi
eigen
kendi
he
Английский Язык - Английский Язык

Определение kendime в Английский Язык Английский Язык словарь

kendi
A container of Asian derivation, usually handleless, used to hold liquid with a broad opening on top for inserting liquid and usually only one spout for pouring
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение kendime в Турецкий язык Турецкий язык словарь

kendi
Bir işte başkalarının etkisi bulunmadığını belirtir: "Kendi yapacağı işi bırakır, âleme öğüt vermeye kalkar."- B. Felek. "Kendisi, kendileri" biçiminde bazen saygı duygusuyla veya söz konusu olanları amaçlayarak o ve onlar yerine kullanılır
kendi
Kişiler üzerinde direnilerek durulduğunu anlatır
kendi
İyelik ekleri alarak kişilerin öz varlığını anlatmaya yarar: "Kendi ülkemizde kendimizi yok edeceklerdi."- R. E. Ünaydın
kendi
Kişisel: "Bizim için ölüm, yani kendi dünyamızın ölümü kâinatın en mühim hadisesidir."- A. Ş. Hisar
kendi
İyelik eki almış bulunan isimlerden önce eksiz olarak iyelik düşüncesini pekiştirir, kişisel
kendi
Bir işte başkalarının etkisi bulunmadığını belirtir
kendi
"Kendisi, kendileri" biçiminde bazen saygı duygusuyla veya söz konusu olanları amaçlayarak o ve onlar yerine kullanılır
kendi
İyelik ekleri alarak kişilerin öz varlığını anlatmaya yarar
kendime
Избранное