It is rather ridiculous that, in some countries, a person cannot even release their own work into the public domain.
- Bazı ülkelerde, birinin kendi işini bile kamuya bırakamaması oldukça saçmadır.
This is a picture of her own painting.
- Bu, onun kendi çizimi olan bir resimdir.
Self-help is the best help.
- Kendi kendine yardım en iyi yardımdır.
Tom doesn't seem to have any self-confidence.
- Tom kendine güveni var gibi görünmüyor.
I didn't tell her. She found out by herself.
- Ona söylemedim. O kendi kendine öğrendi.
Just pull the door shut. It'll lock by itself.
- Sadece kapıyı kapamak için çekin. O kendi kendine kitlenecektir.
The machine works by itself.
- Makine kendi kendine çalışır.
Both Fadil and Layla continued to climb their respective career ladders.
- Hem Fadıl hem de Leyla, kendi kariyer merdivenlerini tırmanmaya devam ettiler.
Tom and Mary spoke in their respective languages.
- Tom ve Mary kendi dillerinde konuştu.
It's very difficult to know oneself.
- Kendini bilmek çok zordur.
One ought to be true to oneself.
- İnsan kendine karşı dürüst olmalı.
She soon adjusted herself to village life.
- Kısa sürede kendini köy hayatına alıştırdı.
She wears high heels to make herself look taller.
- O kendini daha uzun göstermek için yüksek topuklu ayakkabılar giyiyor.
He said NO to himself. He said YES aloud.
- O kendi kendineHAYIRdedi.Yüksek sesle EVET dedi.
He taught himself French.
- Kendisine Fransızca öğretti.
The candle went out by itself.
- Mum kendiliğinden söndü.
After an uphill struggle against great odds they finally got the company on its feet again.
- Büyük anlaşmazlıklara karşı zorlu bir mücadeleden sonra, onlar nihayet şirketi tekrar kendi ayakları üzerinde durdurdular.
The candle went out by itself.
- Mum kendiliğinden söndü.
America fancies itself the world's freest nation.
- Amerika, kendisinin dünyanın en özgür ülkesi olduğundan hoşlanıyor.
Crises do not automatically produce the right recipes against them.
- Krizler kendilerine karşı doğru tarifleri otomatik olarak üretmez.
In the automotive industry of the 1970's, Japan beat the U.S. at its own game.
- 1970'lerin otomotiv endüstrisinde Japonya kendi oyununda ABD'yi yendi.
He gathered his children around him.
- O, çocuklarını kendi etrafına topladı.
He taught himself French.
- Kendisine Fransızca öğretti.
Tom didn't sign the confession voluntarily.
- Tom itirafı kendi isteğiyle imzalamadı.
I said to myself, That's a good idea.
- Kendi kendime Bu iyi bir fikir. dedim.
Sometimes I am an enigma to myself.
- Bazen kendi kendime anlaşılmaz oluyorum.
I'm too scared to go there by myself.
- Kendi kendime oraya gitmekten çok korkuyorum.
I cannot go up the stairs by myself. I'm old and I need an elevator.
- Kendi kendime merdivenlerden yukarı çıkamam. Ben yaşlıyım ve bir asansöre ihtiyacım var.
I finished the job on my own.
- İşi kendi kendime bitirdim.
She said NO to herself. She said YES aloud.
- Kendisine HAYIR dedi. Yüksek sesle EVET dedi.
I showed her my room.
- Ona kendi odamı gösterdim.
Technology is in itself meaningless unless it serves mankind.
- Teknoloji insanlığa hizmet etmedikçe kendi içinde anlamsızdır.
This substance is not poisonous in itself.
- Bu madde kendi içinde zehirli değildir.