The icy wind cut us to the bones.
- Buz gibi bir rüzgar bizi kemiklerimize kadar dondurdu.
The bones remained frozen in the ice.
- Kemikler buzda donmuş olarak kaldı.
She suffers from osteoporosis.
- O, kemik erimesinden muzdarip.
Mary suffers from osteoporosis.
- Mary kemik erimesinden acı çekiyor.
Dr. Sagan suffered from a rare bone marrow disease called myelodysplasia.
- Dr. Sagan miyelodisplazi adlı ender bir kemik iliği hastalığından muzdaripti.
I am donating bone marrow.
- Kemik iliği bağışı yapıyorum.
Blood cells are produced in the bone marrow.
- Kan hücreleri kemik iliğinde üretilirler.
Tom donated his bone marrow to save the cancer victim's life.
- Tom kanser kurbanının hayatını kurtarmak için kemik iliğini bağışladı.