He felt lost and uncomfortable.
- O, kaybolmuş ve rahatsız hissetti.
Bill is 20 minutes late. He must have gotten lost somewhere.
- Bill 20 dakika geç kaldı. Bir yerde kaybolmuş olmalı.
I found my bicycle gone.
- Bisikletimi kaybolmuş buldum.
Tom disappeared without a trace.
- Tom bir iz bırakmadan ortadan kayboldu.
Without oxygen, all animals would have disappeared long ago.
- Oksijensiz bütün hayvanlar uzun zaman önce gözden kaybolurdu.
You can't get lost in big cities; there are maps everywhere!
- Büyük kentlerde kaybolmazsın, her yerde haritalar var!
Why did you get lost in the woods?
- Ormanda niçin kayboldun?
Wherever I may go, I will get lost.
- Nereye gidersem gideyim, ben kaybolurum.
I have a good sense of direction, so I don't get lost.
- Ben iyi bir yön duyusuna sahibim, bu yüzden kaybolmam.