Don't lose confidence, Mike.
- Güvenini kaybetme, Mike.
The yen is expected to lose value against the dollar.
- Yen'in dolar karşısında değer kaybetmesi bekleniyor.
She forgave him for losing all her money.
- O, tüm parasını kaybettiği için onu bağışladı.
I'm not worried about losing my job.
- İşimi kaybetme hakkında endişeli değilim.
I've lost all my money.
- Bütün paramı kaybettim.
Tom lost no time in parting with the money.
- Tom parayı elden çıkarmak için zaman kaybetmedi.
I've mislaid my watch.
- Kol saatimi kaybettim.