kat'î

listen to the pronunciation of kat'î
Турецкий язык - Турецкий язык
(Osmanlı Dönemi) Mutlak. şüphesiz. Tereddütsüz
kat'i
Kesin
KAT'Î DELALET
(Osmanlı Dönemi) şüphesiz, kat'i delil
KAT'İYYEN
(Osmanlı Dönemi) Aslâ, hiçbir zaman
KAT'İYYEN
(Osmanlı Dönemi) Kat'i ve kesin olarak
KAT'İYYET
(Osmanlı Dönemi) Kesinlik, kat'ilik
kat'ileşme
Kesinleşme
kat'ileşmek
Kesinleşmek
kat'iyen
Hiçbir zaman, asla
kat'iyen
Kesin olarak, kesinlikle
kat'iyet
Kesinlik
kat irtifaki
Bir binanın üstüne bina yapma iznini veren hak
kat irtifakı
(İnşaat) Bir binanın üstüne bina yapma iznini veren hak
kat irtifakı
(İnşaat) bir arsa üzerinde yapılmakta veya ilerde yapılacak olan bir veya birden çok yapının bağımsız bölümleri üzerinde, yapı tamamlandıktan sonra geçilecek kat mülkiyetine esas olmak üzere, o arsanın maliki veya paydaşları tarafından arsa payına bağlı olarak kurulan irtifak hakkına kat irtifakı denir
KAT VE KESR
(Hukuk) Parçalara ayırmak
KAT'
(Osmanlı Dönemi) Edb: Sözün te'sirini arttırmak ve dinleyenin anlayışına bırakmak için söz bitmeden kesivermek."İmtihan geliyor. Çalışın, yoksa..."Görmüyor gittiği yanlış yolu zannım çoğunuz Size rehberlik eden haydudu artık koğunuz.Bunu benden duyunuz, ben ki, evet Arnavud'um!..Başka bir şey diyemem... İşte perişan yurdum!...Mehmed Akif
KAT'
(Osmanlı Dönemi) Geçme. Yol almak. Yüzerek geçmek
KAT'
(Osmanlı Dönemi) Delil ve bürhan ile ilzam etmek
KAT'
(Osmanlı Dönemi) Kesme, ayırma
KAT'A
(Osmanlı Dönemi) Aslâ, hiçbir zaman
KAT'AN
(Osmanlı Dönemi) Hiçbir zaman, aslâ, katiyyen
KAT'I
(Hukuk) Kesme, kesilme, sona erdirme
KAT'I NAZAR
(Hukuk) Gözönüne almayarak
KAT'I TARİK
(Hukuk) Yol kesme
KAT'I UZUV
(Hukuk) Bir kimsenin organlarından birinin kesilmesi
kat
Daire. Ön, yan: "Salim, Sait Faik'in Yaşar Nabi katındaki telif ücretini artırmakta büyük rol oynamıştır."- S. Birsel
kat
Sonuca bağlama, bitirme
kat
Kesme, kesilme
kat
Yemen ve Etyopya'da yetişen, yaprakları uzun süre çiğnenince sarhoşluk veren bir ağaççık
kat
Daire
kat
Bir yüzey üzerine az veya çok kalın bir biçimde, düzgün olarak yayılmış bulunan şey. Üst üste konulmuş şeylerden her biri, tabaka
kat
Tabaka
kat
Huzur
kat
Bir yapıda iki döşeme arasında yer alan daire veya odaların bütünü: "Yemekten sonra evin üst katında, ocaklı bir odaya çıktık."- S. F. Abasıyanık
kat
İlgiyi kesme
kat
Jeoloji zamanlarından bir dönem içinde oluşmuş katmanlı kayaçlar
kat
Bir yapıda iki döşeme arasında yer alan daire veya odaların bütünü
kat
Kesme, kesilme. İlgiyi kesme
kat
Nicelikçe kez, defa, misil
kat
(Osmanlı Dönemi) kesme; yol alma
kat
Kez, defa, misil
kat
Ön, yan
kat
Bükülen veya kıvrılan bir şeyin her kıvrımı
kat
Etyopya ve Yemen'de yetişen, yaprakları uzun süre çiğnenince sarhoşluk veren ağaççık
kat
Bir yüzey üzerine az veya çok kalın bir biçimde, düzgün olarak yayılmış bulunan şey; üst üste konulmuş şeylerden her biri, tabaka
kat
Bükülen ya da kıvrılan bir şeyin her kıvrımı
kat
Makam, mevki
kat
Kesme
kat
Takım
kat
Ressam tarafından kullanılan boya hacmi
kat
Tekrarlanan bir sayının toplamı
kat
Giyeceklerde takım: "Birer kat elbise ile kalacağız."- A.Gündüz
kat kat
Üst üste
kat kat
Çok, pek çok
kat sayı
Bir yasayı anlatan formülün yazılışında yer alan, değişmeyen sayı
kat sayı
Bir niceliğin kaç katı alındığını gösteren sayı
kat sayı
Cisimlerin fiziksel özelliklerini belirten değişmeyen büyüklükler
kat yuvarı
Yer atmosferinin 10-60 km yükseklikleri arasında kalan katmanı, stratosfer
kat'â
(Osmanlı Dönemi) asla, kesinlikle, hiç bir zaman
yalın kat
(mecaz) Basit, derinliği olmayan, üstünkörü: "Benim o husustaki malûmatım epeyce yalın kat, hemen hemen yufkadır."- R. H. Karay
yalın kat
Sağlam olmayan, dayanıksız: "Yalın kat tavanlarda, döşemelerde, kapı, cam çerçevelerinde türlü türlü aralıklar..."- R. N. Güntekin
yalın kat
Tek katı olan
Kat'i
(Osmanlı Dönemi) BETTE
alt kat
Bir yapının veya aracın katlarından altta bulunan bölümü
asma kat
Yapılarda genellikle tabanla birinci kat arasına yapılan, basık tavanlı, altı boş kat
bin kat
Pek çok, kıyaslanmayacak ölçüde
duyar kat
Film tabanı üzerinde yer alan, ışığa karşı duyarlığı olan gümüş bromürlü ecza tabakası
genleşme kat sayısı
Birim nicelikte bir maddenin 10 C sıcaklık artışında gösterdiği hacim genişlemesi
ortak kat
Birtakım tam sayıların katı olabilecek sayı
yalın kat
Sağlam olmayan, dayanıksız
yalın kat
Basit, derinliği olmayan, üstünkörü
zemin kat
bakınız: zemin katı
çekme kat
Apartmanda veya evlerde dört yanı teras olarak bırakılan en üst kat
üst kat
Bulunulan yere göre bir üst daire ve bölüm
üç kat
Bir kumaş örgüsünde üç ipliğin bir iplik yerine kullanılması
Курдский Язык - Турецкий язык

Определение kat'î в Курдский Язык Турецкий язык словарь

kat
hububatın ilk filizleri
kat
vakit
kat
az ürün veren arazi
Английский Язык - Английский Язык

Определение kat'î в Английский Язык Английский Язык словарь

Kat
A short form of the female given names Katharine and Katherine

During her childhood she was a romanticized Katherine, dressed by her misty-eyed, fussy mother in dresses that looked like ruffled pillowcases. By high school she'd shed the frills and emerged as a bouncy, round-faced Kathy - - - At university she was Kath, blunt and no-bullshit in her Take-Back-the-Night jeans and checked shirt - - - When she ran away to England, she sliced herself down to Kat. It was economical, street-feline, and pointed as a nail.

kat
alternative spelling of khat
kat
An Arabian shrub (Catha edulis) the leaves of which are used as tea by the Arabs
kat
the leaves of the shrub Catha edulis which are chewed like tobacco or used to make tea; has the effect of a euphoric stimulant; "in Yemen kat is used daily by 85% of adults"
Турецкий язык - Английский Язык

Определение kat'î в Турецкий язык Английский Язык словарь

üst kat
upstairs

We heard someone go upstairs. - Birinin üst kata gittiğini duyduk.

She called down from upstairs to ask what the noise was about. - O, gürültünün ne hakkında olduğunu sormak için üst kattan seslendi.

kat
story

Kate was surprised by Brian's story. - Kate Brian'in hikayesine şaşırmıştı.

I live in a two story house. - Ben iki katlı bir evde yaşarım.

kat
ply
kat
fold

Quickly Sadako tried to fold the paper before she fell asleep. - Sadako uykuya dalmadan önce hızlı bir şekilde kağıdı katlamayı denedi.

He was sitting with his arms folded. - Kolunu katlamış oturuyordu.

kat
stair

Tom's knee hurts when he walks up or down stairs. - Yukarı veya alt kata yürürken Tom'un dizi acıyor.

The young woman, after running up the stairs, opened the door of the house. - Genç kız, üst kata çıktıktan sonra, evin kapısını açtı.

kat
floor

A fire broke out on the fifth floor. - Beşinci katta bir yangın patlak verdi.

A fire broke out on the first floor. - Birinci katta bir yangın patlak verdi.

kat hizmetleri
Housekeeping department
kat irtifaki
floor irtifaki
kat irtifakı
construction servitude
kat irtifakı
ownership of the independent unit which is not ready for use yet, either because of on going development or construction work or due to the fact that usage permit from the municipality has not been get yet
kat irtifakı
(İnşaat) Floor easement
kat mülkiyeti
Condominium
kat
set (of clothes)
kat
presence, the presence of a distinguished personage
kat
multiple
kat
time(s)
kat
flat

Do you have a flat or a house? - Bir katınız mı yoksa bir eviniz mi var?

My flat is on the third floor. - Benim dairem üçüncü katta.

kat
fall

Church participation has fallen. - Kilise katılımı düştü.

Sami falls into that category of people. - Sami o kategorideki insanlar arasında yer alır.

kat
layer

The cerebral cortex is the brain's outer layer. - Serebral korteks beynin dış katmanıdır.

Baklava are sweet pastries made from layers of filo dough filled with chopped nuts. - Baklava kıyılmış fındık ile dolu filo hamur katmanları yapılan tatlı hamurdur.

kat
floor; storey, story; layer, stratum; covering; fold; coat, coating; multiple; time(s)
kat
(Matematik) multiple
kat
layer, stratum; fold
kat
story, floor, Brit. storey
kat
coat

Tom left his coat downstairs. - Tom ceketini alt katta bıraktı.

They put a coat of paint on the chair. - Onlar sandalyeye bir kat boya sürdüler.

kat
lap
kat
deck

The gift shop is on the second deck. - Hediyelik eşya mağazası ikinci katta.

kat
coating
kat
(dokuma) pile
kat görevlisi
(mağaza) floorwalker
kat haritası
floor map
kat irtifakı a sharing
by each of a building's owners in the ownership of any story added to their building
kat kat
a) in layers b) many times more
kat kat
1. in layers. 2. many times more, much more
kat kat
by long odds
kat kat
far and away
kat kat olan
voluminous
kat kat olma
plication
kat kat olma
stratification
kat kat olmuş
stratified
kat kat olmuş deri
plica
kat kat pasta
layer cake
kat kat yapmak
layer
kat kat yapmak
laminate
kat kat üstün
streets ahead of
kat müdürü
floor manager
kat mülkiyeti
ownership by apartment, condominium
kat mülkiyeti condominium, ownership of one unit
within a multi-unit building
kat mülkiyetli daire
condo
kat planı
floor plan
kat sorumlusu
(mağaza) floorwalker
kat yeri
crease, fold
kat yeri
crease
kat çıkmak
to add a storey
kat çıkmak
to add a story (to a building)
kaçak kat a floor added
to a building illegally
ilk kat sıva sürmek
render
(bina) kat
(İnşaat) floor
iki kat
twice

This tunnel is twice as long as that one. - Bu tünel onun iki katı kadar uzundur.

He is twice as old as I. - Benim iki katım kadar yaşlıdır.

bayan kat görevlisi
vale
birinci kat
first story
birinci kat
first coat
birinci kat güverte
(Askeri) upper deck
bodrum kat
lodge
iki kat
folded
iki kat
folded double
iki kat
very stooped
iki kat
bent double
iki kat
doubled

His revenue doubled after retirement. - Onun geliri, emekli olduktan sonra iki katına çıktı.

I shouldn't have doubled the recipe. - Tarifeyi iki katına çıkarmamalıydım.

iki kat
double-layer
sekiz kat
eight fold
teras kat
penthouse
zemin kat
first floor

I live on the first floor. - Zemin katta oturuyorum.

In my new house, the living room is on the ground floor and the bedroom is on the first floor. - Yeni evimde oturma odası zemin katta ve yatak odası birinci katta.

bir kat daha
more
11 kat
11 storeys
4 kat yükseklikte
4 floors high
En Küçük Ortak Kat
The smallest common multiple
asla ve kat'a
never. no way. by no means. absolutely not. not at all
en küçük ortak kat
Least common multiple
n asma kat
The mezzanine floor
tek kat
single-coat (paint) - tek kat boyaone story (building) - tek katlı binasingle story (building) - tek katlı bina
tek kat boya
single-coat paintone coat of paint
Kat'i
(Tıp) positive
alt kat
downstairs

They live downstairs. - Onlar alt katta yaşıyor.

Tom came downstairs in his pajamas. - Tom pijamaları ile alt kata geldi

alt kat
a) ground floor b) downstairs
alt kat
1. the floor below. 2. first floor, ground floor
altı kat
sextuple
ana kat
main level
ara kat
mezzanine
ara kat
interstage, mezzanine
asma kat
entresol
asma kat
mezzanine
asma kat
clerestory, mezzanine
aşağı kat
downstairs

Dan came back downstairs. - Dan aşağı kata geri geldi.

We went downstairs to have breakfast. - Kahvaltı yapmak için aşağı kata indik.

beyaz kat
white layer
beş kat
five fold
bin kat
millifold
bin kat
manifold; much
bin kat
thousandfold
bin kat
thousand fold
bir kat daha
still more
birinci kat
first floor

She had the box carried to the first floor. - Kutuyu birinci kata taşıttı.

My flat is located on the first floor. - Dairem birinci katta bulunmaktadır.

birinci kat boya
ground color
dokuz kat
ninefold
dört kat
fourfold
enlemesine kat
(Tekstil) crossways fold
harita kat sayısı
(Askeri) map k
iki kat
double

Your book is double the size of mine. - Senin kitabın benimkinin boyutunun iki katı kadar.

They need to eat double that amount. - O miktarın iki katını yemeliler.

iki kat
1. doubled, folded. 2. bent double, very stooped
iki kat
a) doubled b) folded double c) twice
iki kat arasındaki merdiven
pair of stairs
iki kat arasındaki merdivenler
flight of stairs
iki kat boyanmış
double dyed
iki kat etmek
to double
iki kat olarak
doubly
iki kat olmak
to be bent double, become very stooped
ikinci kat boya
second coat of paint
kuzey avrupa’da bir kat
(Jeoloji) eburonian
minimum kat ediş irtifası
(Havacılık) minimum crossing altitude
müstakil kat
self contained flat
normal kat
(İnşaat) typical floor
oluklu mukavva ara kat
(Matbaacılık, Basımcılık) corrugating medium
on iki kat
twelvefold
on iki kat
duodenary
on kat
tenfold
on kat
decuple
onbir kat
elevenfold
ortak kat
ortakkat
otel kat hizmetleri
hotel housekeeping
sahnenin bulunduğu kat
parterre
sekiz kat
octuple
son kat
final stage, finishing coat
son kat boya
finish
tipik kat
(İnşaat) typical floor
yedi kat
sevenfold
yedi kat el/yabancı
complete stranger, total stranger
yüz kat
hundredfold
zemin kat
ground floor

I live on the ground floor. - Ben zemin katta yaşıyorum.

The restaurant is on the ground floor. - Restoran zemin katta.

çekme kat
çekmekat
üst kat
top floor en
üst kat
upper story
üst kat
abovestairs
üç kat
threefold
üç kat
triplicate
üç kat
triple

The number of temporary workers has almost tripled since 2003. - Geçici işçilerin sayısı 2003'ten beri neredeyse üç katına ulaştı.

In America, the consumption of fast-food has tripled between 1977 and 1995. - Amerika'da hazır yemek tüketimi 1977-1995 yılları arası üç katına çıktı.

üç kat
trine
üç kat
treble

The national debt has trebled in the last ten years. - Ulusal borç son on yılda üç katına çıkmıştır.

üç kat
trinary
üç kat yapmak
triplicate