He deliberately kept on provoking a confrontation.
- O, kasıtlı olarak bir çatışmayı provoke etmeye devam etti.
Fadil killed Layla very deliberately.
- Fadıl, Leyla'yı kasıtlı olarak öldürdü.
He broke the window intentionally.
- O pencereyi kasıtlı olarak kırdı.
Did you do that intentionally?
- Sen onu kasıtlı olarak mı yaptın?
Did you do that purposely?
- Onu kasıtlı olarak mı yaptın?
You purposely gave the wrong answer, didn't you?
- Kasıtlı olarak yanlış cevap verdin, değil mi?