Grammar is very complicated.
- Dil bilgisi çok karmaşık.
The brain is just a complicated machine.
- Beyin sadece karmaşık bir makinedir.
That'll complicate matters more.
- O meseleleri daha karmaşık hale getirecek.
Modern finance is becoming increasingly complicated and sophisticated.
- Modern finans giderek karmaşık ve sofistike hale geliyor.
I think it's a little more sophisticated than that.
- Sanırım bu ondan biraz daha karmaşık.
These are very sophisticated devices.
- Bunlar çok karmaşık cihazlardır.
Is the Loch Ness monster real or is it just an elaborate hoax?
- Loch Ness canavarı gerçek mi yoksa sadece karmaşık bir aldatmaca mı?
A computer is a complex machine.
- Bir bilgisayar karmaşık bir makinedir.
The savage life is so simple, and our societies are such complex machinery!
- Vahşi hayat çok basit ve toplumlarımız çok karmaşık makine!
Modern finance is becoming increasingly complicated and sophisticated.
- Modern finans giderek karmaşık ve sofistike hale geliyor.
I think it's a little more sophisticated than that.
- Sanırım bu ondan biraz daha karmaşık.
I can see some intricate patterns in the picture.
- Ben resimde bazı karmaşık desenler görebiliyorum.
The artist painted the most intricate of murals on the old stone wall.
- Ressam eski taş duvarda en karmaşık duvar resimlerini yaptı.
That was the complicating factor.
- O karmaşık bir faktördü.