karar vermede

listen to the pronunciation of karar vermede
Турецкий язык - Английский Язык
decisional
Of or pertaining to decisions

Subjects characterized as having achieved decisional equilibrium were well distributed throughout the range of decisional situations, although none of these individuals participated in more than nine different decisions.

{s} of or pertaining to a decision, coming from a decision
Having the power or authority to make decisions
karar ver
{f} decided

He decided to quit smoking. - Sigarayı bırakmaya karar verdi.

I decided to be happy because it's good for my health. - Mutlu olmaya karar verdim çünkü sağlığım için iyi.

karar ver
adjudicate
karar ver
{f} deciding

Please take your time before deciding what to do. - Lütfen ne yapacağınıza karar vermeden önce zaman ayırın.

Tom is having a hard time deciding what to wear to the party. - Tom partide ne giyeceğine karar vermede zorlanıyor.

karar ver
fix on
karar ver
decide

I decided to be happy because it's good for my health. - Mutlu olmaya karar verdim çünkü sağlığım için iyi.

She decided to quit her job. - İşinden ayrılmaya karar verdi.

karar ver
{f} decree
karar ver
decide upon
karar ver
{f} verdict

The verdict is something only a jury can decide. - Hüküm sadece jüri tarafından karar verilebilen bir şeydir.

karar ver
decide on

My wife and I can't decide on names for the twins. - Eşim ve ben ikizler için isimler üzerinde karar veremiyoruz.

In the first place we have to decide on the name. - İlk olarak isim üzerinde karar vermek zorundayız.

karar ver
determine

Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband. - Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.

I'm determined to solve this puzzle before I go to bed. - Yatmadan önce bu bulmacayı çözmeye karar verdim.

karar ver
{f} determined

I'm determined to solve this puzzle before I go to bed. - Yatmadan önce bu bulmacayı çözmeye karar verdim.

Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband. - Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.

karar ver
decreed
karar vermede
Избранное