Tom claims to have encountered supernatural creatures in that wood.
- Tom o ormanda doğaüstü yaratıklarla karşılaştığını iddia ediyor.
Never in his life had he encountered such a dilemma.
- Hayatında hiç böyle bir ikilem ile karşılaşmamıştı.
That was our first encounter.
- Bu bizim ilk karşılaşmamızdı.
My impression of this government is that they need a more forceful economic policy, otherwise they'll encounter large problems in the future.
- Benim bu hükümet hakkındaki izlenimim onların daha güçlü bir ekonomik politikaya ihtiyaçları olduğu, aksi takdirde gelecekte büyük sorunlarla karşılaşacaklarıdır.
Your proposal will meet with significant resistance.
- Öneriniz önemli dirençle karşılaşacaktır.
Didn't your mother teach you anything? When you meet with scary people always protect your wallet and your arsehole!
- Annen sana bir şey öğretmedi mi? Korkunç biriyle karşılaştığında cüzdanını koru ve kıçını!
You're going to come up against fierce competition.
- Sıkı bir rekabetle karşılaşacaksın.