kanatlardan

listen to the pronunciation of kanatlardan
Турецкий язык - Английский Язык
flanks
Third-person singular simple present indicative form of flank
third-person singular of flank
kanat
wing

This bird's large wings enable it to fly very fast. - Bu kuşun büyük kanatları onun çok hızlı uçmasını sağlar.

If I had wings, I would fly to you. - Kanatlarım olsa, sana uçarım.

kanat
(bird, aircraft, building, party, army) wing
kanat
(propeller, windmill) vane
kanat
wing; (balık) fin; (değirmen) sail; (kapı, pencere) wing, leaf, shutter; flank, wing; wing
kanat
(paddle wheel) paddle, paddle board
kanat
(door, hinged window) leaf
kanat
fin

If you bite your fingernails, sooner or later you will make your fingers bleed. - Eğer tırnaklarınızı yerseniz, er ya da geç parmaklarınızı kanatacaksınız.

Let's go find a place that serves Buffalo wings. - Bufalo kanatları servis eden bir yer bulmaya gidelim.

kanat
(Meteoroloji,Teknik) vane
kanat
sash
kanat
(Gıda) blade
kanat
stagger
kanat
guide vane
kanat
(Otomotiv) cutter blade
kanat
leaf
kanat
airfoil
kanat
paddle
kanat
ala
kanat
{i} limb
Kanat
(İnşaat) Vent
kanat
aerofoil
kanat
panel (of a curtain)
kanat
wing of an airplane
kanat
(uçak) fin
kanat
plane

All planes have wings. - Bütün uçakların kanatları vardır.

kanat
flanking
kanat
side (of a flat-bed wagon or truck)
kanat
(masa) leaf
kanat
surface
kanat
(şiir) pinion
kanat
flank
kanat
ptero
kanat
{i} pennon
kanat
pinion
kanat
pinna
kanat
{i} van
kanat
{i} flap

The bird flapped its wings. - Kuş kanatlarını çırptı.

Birds flap their wings to fly. - Kuşlar, uçmak için kanatlarını çırparlar.

kanat
(Nükleer Bilimler) impeller
Английский Язык - Английский Язык

Определение kanatlardan в Английский Язык Английский Язык словарь

kanat
alternative spelling of qanat
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение kanatlardan в Турецкий язык Турецкий язык словарь

kanat
Kuşlarda ve böceklerde uçmayı sağlayan organ: "Kuşun kanatlarını kısıp bir taş parçası gibi yere süzüldüğü gözümün önündedir."- M. Ş. Esendal
KANAT
(Osmanlı Dönemi) (C.: Kanavât) Yeraltına döşenmiş olan künk. Küçük kanal, su borusu
KANAT
(Osmanlı Dönemi) Sopa, mızrak
Kanat
angıç
Kanat
kol
Kanat
bal
Kanat
(Osmanlı Dönemi) HİNNA'
kanat
Balıklarda yüzgeç
kanat
Savaş düzenindeki ordunun iki yanından her biri
kanat
Yüzgeç
kanat
Yan, taraf
kanat
Futbol, hentbol vb. takım oyunlarında hücum hattının sağ ve sol uçlarında yer alan oyuncular
kanat
Kapı, pencere, dolap gibi dikine açılıp kapanan şeylerin kapağı: "Bir müddet kapı kanatlarının kenarlarını okşarcasına yokladı."- Y. K. Karaosmanoğlu
kanat
Meclis, parti vb. topluluklarda düşünce yönünden özellik gösteren taraflardan her biri
kanat
Kuşlarda ve böceklerde uçmayı sağlayan organ
kanat
Savaş düzenindeki ordunun iki yanından her biri, cenah
kanat
Fırıldak biçiminde olan şeylerde kol
kanat
Yan, taraf, cihet
kanat
Bir uçağın havada durmasını sağlayan taşıyıcı aerodinamik güçlerin etkilediği yatay yüzey
kanat
bakınız: Angıç
kanat
Kapı, pencere, dolap gibi dikine açılıp kapanan şeylerin kapağı
kanat
Meclis, parti gibi topluluklarda düşünce yönünden özellik gösteren taraflardan her biri
kanat
Yeraltına döşenmiş olan künk
Английский Язык - Турецкий язык

Определение kanatlardan в Английский Язык Турецкий язык словарь

kanat
yer altı su kanalı
kanatlardan
Избранное