Tom died of a broken heart.
- Tom kırık bir kalpten öldü.
When he openly declared he would marry Pablo, he almost gave his grandmother a heart attack and made his aunt's eyes burst out of their sockets; however, his little sister beamed with pride.
- O Pablo ile evleneceğini açıkça ilan ettiğinde, neredeyse büyük annesine kalp krizi geçirtecekti , halasının gözlerini yuvasından fırlattıracaktı fakat küçük kız kardeşi gururla baktı.
seni seviyorum.
With her heart pounding, she opened the door.
- Kalp çarpıntısıyla, o kapıyı açtı
Tom died of a broken heart.
- Tom kırık bir kalpten öldü.
I know what it's like to be heartbroken.
- Kalbi kırık olmanın ne demek olduğunu biliyorum.
Layla moved to Egypt, leaving Sami heartbroken.
- Leyla, Sami'yi kalbi kırık bırakarak Mısır'a taşındı.
Eating too much fat is supposed to cause heart disease.
- Çok fazla yağ yemek kalp hastalığına sebep olmalı.
I've heard that eating one or two servings of fish a week will reduce your chances of getting heart disease.
- Haftada bir ya da iki porsiyon balık yemenin kalp hastalığına yakalanma olasılığınızı azaltacağını duydum.
The cause of death was cardiac arrest.
- Ölüm sebebi ani kalp durmasıydı.