There was a crowd of toys pushed beneath the couch where the children were playing.
I heard someone call my name in the crowd.
- Kalabalıkta birinin adımı seslendiğini duydum.
Go along with the crowd.
- Kalabalık ile birlikte gidin.
The bus was very crowded.
- Otobüs çok kalabalıktı.
Seaside resorts, such as Newport, are very crowded in summer.
- Newport gibi, deniz kenarındaki tatil köyleri yaz aylarında çok kalabalıktır.
Tom was surrounded by a horde of screaming fangirls.
- Tom bağıran fanatik kızlardan oluşan bir kalabalık tarafından çevrilmişti.
The busses are especially crowded during rush hour.
- Otobüsler özellikle işe gidiş geliş saatlerinde kalabalıktır.
My host family gave me a hearty welcome.
- Kalabalıki ailem bana sıcak bir karşılama yaptı.
The angry mob wanted Jesus killed for blasphemy.
- Öfkeli kalabalık küfür için İsa'nın öldürülmesini istedi.
The furious mob attacked the building.
- Öfkeli kalabalık binaya saldırdı.
The race was watched by a crowd of nearly a quarter of a million people.
- Yarış, bir milyona yakın bir kalabalık tarafından izlendi.
A large crowd of people gathered.
- Kalabalık bir insan grubu toplandı.
The crowd pressed toward the gate.
- Kalabalık kapıya doğru bastırdı.
Istanbul is the most populous city in Turkey.
- İstanbul Türkiye'nin en kalabalık kentidir.
Oslo is the most populous city in Norway.
- Oslo Norveçte en kalabalık şehirdir.
There seems to be a big crowd gathering outside our office building.
- Ofis binamızın dışında toplanan büyük bir kalabalık var gibi görünüyor.
A crowd was gathering around him.
- Onun etrafında bir kalabalık toplanıyordu.