Определение kahrolasıca в Турецкий язык Английский Язык словарь
- ruddy
- kahrolası
- damn it
- kahrolası
- fuck it
- kahrolası
- bugger
- kahrolası
- bloody
- kahrolası
- damn
Damn you, you always have good luck!
-Kahrolası, her zaman iyi bir şansın var.
- kahrolası
- (Argo) fucken
- kahrolası
- blasted
- kahrolası
- fucking
I fucking don't know how to translate this sentence, translate it yourself, everybody deal with their own shit.
-Bu kahrolası cümleyi nasıl tercüme edeceğimi bilmiyorum, kendin tercüme et, herkes kendi bokunu temizlesin.
Are you fucking serious?
-Sen kahrolası ciddi misin?
- kahrolası
- blamed
- kahrolasıca!
- hell
- kahrolası
- heck
What in the heck are you trying to say?
-Kahrolası ne söylemeye çalışıyorsun?
- kahrolası
- confounded
- kahrolası
- goddamn
I'm sick of playing these goddamn guessing games with you.
-Seninle bu kahrolası tahmin oyunlarını oynamaktan bıktım.
- kahrolası
- bugger! [sl.]
- kahrolası
- confound him
- kahrolası
- cursed
Cursed be he that first invented war.
-Kahrolası savaşı ilk icat eden oydu.
- kahrolası
- fucking [sl.]
- kahrolası
- sod it! [sl.]
- kahrolası
- Damn it!
- kahrolası
- damned
- kahrolası
- flaming
- kahrolası
- ruddy
- kahrolası
- damn you
- kahrolası
- goddamned
- kahrolası
- fuck it! [sl.]
- kahrolası
- Confound it!
- kahrolası
- damn, confounded, god-damn(ed), god-dam, bloody
- kahrolası
- bugger you! [sl.]
- kahrolası
- godforsaken
The majority of the peasants living in this godforsaken village cannot read nor write.
-Bu kahrolası köyde yaşayan köylülerin çoğunluğu ne okuyabiliyor ne de yazabiliyor.
Most of the peasants living in this godforsaken village are illiterate.
-Bu kahrolası köyde yaşayan köylülerin çoğu cahildir.
- kahrolası
- confound it
- kahrolası
- bally
- kahrolası
- blooming
- kahrolası
- sod it
- kahrolası
- blame
- kahrolası
- doggone
- kahrolası
- bugger you
- kahrolası
- frigging
- kahrolası
- doggoned
Связанные Термины
Определение kahrolasıca в Турецкий язык Турецкий язык словарь
- kahrolası
- Yok olası, perişan olası (kimse, şey, durum)