A cup of coffee cleared my head.
- Bir fincan kahve kafamı aydınlattı.
The mistake cost him his head.
- Hata onun kafasına mal oldu.
It took a load off my mind when our team won the championship.
- Takımımız şampiyonluğu kazandığında kafam rahatladı.
You've got a one-track mind.
- Kafan tek taraflı çalışıyor.
Why did Tom blow his brains out?
- Neden Tom kafasına ateş ederek intihar etti?
Tom has been racking his brains for a solution to the problem.
- Tom soruna bir çözüm için kafa patlatıyor.
We're at our wits' end.
- Kafamız allak bullak olmuş durumda.
Tom is a conspiracy nut.
- Tom kafayı komplo teorileriyle bozmuş biri.
Tom's skull has been fractured.
- Tom'un kafatası kırıldı.
A skull shaped asteroid flew by the Earth on Halloween.
- Bir kafatası şeklinde bir asteroid, Cadılar Bayramı'nda Dünya'nın yanından geçip gitti.
My scalp is very itchy.
- Benim kafa derisi çok kaşınıyor.
It's a scalp disease.
- Bu bir kafa derisi hastalığı.
Sami asked Layla a perplexing question.
- Sami, Leyla'ya kafa karıştırıcı bir soru sordu.
I finally found my way out of the confusing maze.
- Sonunda kafa karıştırıcı labirentin çıkış yolumu buldum.
That would be confusing.
- Bu kafa karıştırıcı olurdu.