The musician shook his head and pushed his little piano away.
- Müzisyen kafasını salladı ve küçük piyanosunu itti.
The girl, who had her head on the boy's shoulder, looked around in surprise.
- Kafasını erkeğin omuzuna koymuş olan kız şaşkın şaşkın etrafına bakındı.
You can do it if you put your mind to it.
- Eğer kafanıza koyarsanız onu yapabilirsiniz.
You've got a one-track mind.
- Kafan tek taraflı çalışıyor.
Why did Tom blow his brains out?
- Neden Tom kafasına ateş ederek intihar etti?
Tom has been racking his brains for a solution to the problem.
- Tom soruna bir çözüm için kafa patlatıyor.
We're at our wits' end.
- Kafamız allak bullak olmuş durumda.
Tom is a conspiracy nut.
- Tom kafayı komplo teorileriyle bozmuş biri.
The majority of animals have skulls.
- Hayvanların çoğunun kafatası vardır.
A skull shaped asteroid flew by the Earth on Halloween.
- Bir kafatası şeklinde bir asteroid, Cadılar Bayramı'nda Dünya'nın yanından geçip gitti.
It's a scalp disease.
- Bu bir kafa derisi hastalığı.
The Native Americans scalped their enemies.
- Yerli Amerikalılar düşmanlarının kafa derisini yüzdüler.
Sami asked Layla a perplexing question.
- Sami, Leyla'ya kafa karıştırıcı bir soru sordu.
I know how confusing this must be for you.
- Bunun senin için ne kadar kafa karıştırıcı olduğunu biliyorum.
His words are confusing.
- Onun sözleri kafa karıştırıcı.