She had to accept her fate.
- O, kaderini kabul etmek zorunda kaldı.
Fate has turned in my favour.
- Kader benim lehine döndü.
No one can be more wise than destiny.
- Kimse kaderden daha bilgili olamaz.
You are the master of your own destiny.
- Kendi kaderinin kaptanısın.
As luck would have it, Providence was on my side.
- Talih işte, kader benden yanaydı.
As luck would have it, Providence was on my side.
- Talih işte, kader benden yanaydı.
Why did you say hello to that shrew? I don't want to ruin my karma.
- Neden o cadıya merhaba dedin? Ben kaderimi mahvetmek istemiyorum.
Everybody is the architect of their own fortune.
- Herkes kendi kaderini çizer.
You'll make a fortune by taking a chance.
- Bir şans elde ederek bir kader yaratacaksın.
You'll make a fortune by taking a chance.
- Bir şans elde ederek bir kader yaratacaksın.
Fate is too serious to be left to chance.
- Kader şansa bırakılmayacak kadar ciddidir.