I had never seen a panda until I went to China.
- Çin'e gidene kadar hiç panda görmemiştim.
She had lived in Hiroshima until she was ten.
- On yaşına gelene kadar Hiroshima'da yaşadı.
I cannot start till six o'clock.
- 06:00 ya kadar başlayamam.
You must not smoke till you grow up.
- Büyüyünceye kadar sigara içmemelisin.
The rich have troubles as well as the poor.
- Zenginlerin fakirler kadar sorunları vardır.
He teaches mathematics as well as English.
- O, İngilizce öğrettiği kadar matematik de öğretiyor.
Your car is three times as big as this one.
- Senin araban bunun üç katı kadar büyük.
This cat is as big as that one.
- Bu kedi şu kedi kadar büyüktür.
I will help as much as I can.
- Ben elimden geldiği kadar yardımcı olacağım.
As much as 90 percent of happiness comes from elements such as attitude, life control and relationships.
- Mutluluğun yüzde 90 kadarı tutum, yaşam kontrolü ve ilişkiler gibi unsurlardan geliyor.
Today I'm working a little late so as to avoid a rush in the morning.
- Sabahleyin bir koşuşturmadan kaçınmak için bugün biraz geç saatlere kadar çalışacağım.
Try to do so as far as the station.
- İstasyona kadar öyle yapmaya çalış.
Nobody will pay that much for something like that.
- Hiç kimse öyle bir şey için o kadar çok ödemeyecek.
I'm too old to do something like that.
- Öyle bir şeyi yapamayacak kadar yaşlıyım.
Ten to one it'll clear up in an hour or so.
- Bire karşı on bir saate kadar hava açılacak.
I expect to stay in Boston a day or so.
- Bir güne kadar Boston'da kalmayı umuyorum.
You must keep the plan secret until someone notices it.
- Birisi fark edene kadar planı gizli tutmak zorundasın.
He was kind enough to lend me some money.
- Bana biraz ödünç para verecek kadar nazikti.
What is the total amount of money you spent?
- Harcadığın para toplam ne kadar?
Regardless of the amount, Brian wants the correct, entire amount by next week.
- Miktarı göz önünde bulundurmaksızın,Brian gelecek haftaya kadar doğru,tam miktar istiyor.
To what degree can we trust him?
- Ne dereceye kadar biz ona güvenebiliriz?
She can be trusted to some degree.
- Ona bir dereceye kadar güvenilebilir.
Women really are quite dangerous. The more I think about this, the more I'm able to understand the reasoning behind face covering.
- Kadınlar gerçekten oldukça tehlikeliler. Bu konuda ne kadar çok düşünürsem, o kadar çok yüz örtüsünün arkasındaki nedeni anlayabileceğim.
Don't worry about money so much.
- Para için o kadar çok kaygılanma.
She can be trusted to some degree.
- Ona bir dereceye kadar güvenilebilir.
Today, the temperature rose as high as 30 degrees Celsius.
- Bugün ısı 30 santigrat dereceye kadar yükseldi.
He earns three times as much as I do.
- O, benim kazandığımın üç katı kadar çok kazanıyor.
The news surprised him as much as it did me.
- Haber onu, beni şaşırttığı kadar, çok şaşırttı.
Since he's crazy about movies, he watches as many movies as he can.
- O, filmleri çok sevdiği için, izleyebildiği kadar çok sayıda film izler.
Lucy has as many friends as I do.
- Lucy benim sahip olduğum kadar çok sayıda arkadaşa sahip.
My son can count up to a hundred now.
- Oğlum şu an yüze kadar sayabiliyor.
It's the best score up to now.
- O,şu ana kadar en iyi skordur.
Her hair was so long as to reach the floor.
- Saçları yere ulaşacak kadar uzundu.
Three people can keep a secret so long as two of them are dead.
- Üç kişi, onlardan ikisi ölene kadar bir sırrı saklayabilir.
Don't race the car. We want to make it go as far as possible.
- Arabayı yarışa sokma.Biz mümkün olduğu kadar onu uzağa götürteceğiz.
As far as I remember, he didn't say that.
- Hatırladığım kadarıyla, o onu söylemedi.
We had no choice but to wait for a while until the store opened.
- Mağaza açılıncaya kadar bir süre beklemekten başka seçeneğimiz yoktu.
We conversed until late at night while eating cake and drinking tea.
- Biz kek yerken ve çay içerken gece geç saatlere kadar konuştuk.
When angry, count ten; when very angry, a hundred.
- Kızgınsan ona kadar; çok kızgınsan yüze kadar say.
When I was young, I tried to read as many books as I could.
- Gençken, okuyabildiğim kadar fazla kitap okumayı denedim.
Hayat yaz çiçekleri, ölüm de güz yaprakları gibi güzel olsun.
- Yaşam yaz çiçekleri, ölüm de sonbahar yaprakları kadar güzel olsun.