The woman eats an orange.
- Kadın bir portakal yiyor.
Iran balks at release of American woman.
- İran, Amerikalı kadının serbest bırakılmasını engelliyor.
The qipao is a classic female garment that originated in 17th century China.
- Qipao 17.yüzyıl Çin'inde yaratılmış klasik kadın giysisidir.
He wanted female companionship.
- O kadın arkadaşlık istedi.
Japanese women carry their babies on their backs.
- Japon kadınları bebeklerini sırtlarında taşırlar.
The women really gave it their utmost.
- Kadınlar gerçekten ellerinden geleni yaptılar.
She shot a warm smile at the old lady.
- O, yaşlı kadına sıcak bir gülümseme fırlattı.
One out of 455 women doesn't realize she's pregnant until the twentieth week of pregnancy.
- 455 kadından bir kadın gebeliğinin yirminci haftasına kadar hamile olduğunu fark etmez.
I was looking at a pretty hen.
- Ben güzel bir kadına bakıyordum.
Peter was fed up with childish girls and wanted to meet a really mature woman.
- Peter, çocuksu kızlardan bıktı ve gerçekten olgun bir kadınla tanışmak istedi.
Women and girls would cross over the street rather than meet him.
- Kadınlar ve kızlar onunla karşılaşmaktansa caddeyi geçmeyi tercih ederler.
Tom found out that Mary was a married woman.
- Tom, Mary'nin evli bir kadın olduğunu öğrendi.
I'm a married woman now.
- Ben şimdi evli bir kadınım.
Tom falls in love with every woman he meets.
- Tom tanıştığı her kadına âşık olur.
Tom thinks that women always tell their best friends everything.
- Tom kadınların her zaman her şeyi en iyi arkadaşlarına söylediklerini düşünüyor.
That woman must be his wife.
- Şu kadın onun karısı olmalı.
He left his wife and shacked up with a woman half her age.
- O, karısını terk etti ve yarı yaşında bir kadınla aşk hayatı yaşıyor.
The thief disguised himself as an old lady.
- Hırsız yaşlı bir kadın olarak kendini gizledi.
The old lady got down from the bus.
- Yaşlı kadın otobüsten indi.
At mosques, scarves, skirts and cardigans are offered for women to wear.
- Camilerde kadınlar için örtü, etek ve hırka bulunur.
Mary is a femme fatale.
- Mary bir baştan çıkaran kadın.
The lady's wish is my command.
- Kadının isteği benim emrimdir.