He didn't acknowledge defeat.
- O, yenilgiyi kabul etmedi.
You should acknowledge your failure.
- Başarısızlığını kabul etmelisin.
Many doctors don't accept Medicare.
- Birçok doktor Medicare'i kabul etmemektedir.
Don't accept drinks from strangers.
- Yabancılardan içecek kabul etmeyin.
Unlike yourself, I'm used to acknowledging my mistakes.
- Senin aksine, ben hatalarımı kabul etmeye alışkınım.
Tom was never very good at acknowledging mistakes.
- Tom hataları kabul etmede çok iyi değildi.
His acceptance of the present was regarded as bribery.
- Onun hediyeyi kabul etmesi rüşvet olarak kabul edildi
We had to agree to total confidentiality and sign a non-disclosure agreement.
- Toplam gizliliği kabul etmek ve bir gizlilik sözleşmesi imzalamak zorundaydık.