I don't like fried fish.
- Kızarmış balığı sevmem.
We ate some fried meat.
- Biraz kızarmış et yedik.
Her eyes were red from crying.
- Gözleri ağlamaktan kızarmıştı.
I was red as a tomato.
- Bir domates gibi kızarmıştım.
Do you know how to make a grilled cheese sandwich?
- Kızarmış peynirli sandvicin nasıl yapıldığını biliyor musun?
Roast beef is usually accompanied by Yorkshire pudding.
- Genellikle kızarmış bifteğe Yorkshire pudingi eşlik eder.
I want roast chicken.
- Kızarmış tavuk istiyorum.
I prefer coffee and toast for breakfast.
- Kahvaltıda kahve ve kızarmış ekmek tercih ederim.
Tom ate three eggs and a slice of toast.
- Tom, üç yumurta ve bir dilim kızarmış ekmek yedik.
The salad is incomplete without olive oil, croutons and nuts.
- Salata; zeytinyağı, kızarmış ekmek parçaları ve fındık olmadan eksiktir.
Tom bought some croutons.
- Tom biraz kızarmış ekmek parçaları aldı.
He is eating a crumpet.
- O bir kızarmış hamur tatlısı yiyor.
Fried food does not agree with me.
- Kızartılmış yiyecek bana yaramıyor.
Avoid fried foods for a while.
- Bir süre kızartılmış yiyeceklerden kaçının.
Tom is frying an egg.
- Tom bir yumurta kızartıyor.
Tom burned his fingers on a hot frying pan.
- Tom sıcak bir kızartma tavasında parmaklarını yaktı.