The team wanted the coach fired for his abusive behavior.
- Takım onun küfürlü davranışı için koçun kovulmasını istedi.
She survived an abusive childhood.
- O küfürlü bir çocukluk atlattı.
It was a scurrilous attack.
- Küfürlü bir saldırıydı.
The cursing tongue is an indication of a bad heart.
- Küfürlü dil, kötü bir kalbin işaretidir.
Tom had a very foul mouth.
- Tom'un çok küfürlü bir ağzı vardı.
Russian speech without swearing turns into a report.
- Küfürsüz bir Rus konuşması bir rapor haline dönüşür.
Swearing relieves the pain.
- Küfür etmek ağrıyı hafifletir.
He knows how to curse in Chinese.
- Çince nasıl küfür edileceğini bilir.
The coffee has got to be as hot as a girl's kiss on the first date, as sweet as those nights in her arms, and as dark as the curse of her mother when she finds out.
- Kahve bir kızın ilk buluşmasındaki öpücük kadar sıcak, o gece kızın kucağı kadar yumuşak ve annesinin kızı bulduğu zaman ettiği küfürler kadar siyah olmalıdır.
He often swears when he is angry.
- Kızgın olduğunda sık sık küfür eder.
I cannot swear at a policeman.
- Bir polise küfür edemem.
Tom never uses profanity.
- Tom asla küfür kullanmaz.
The angry mob wanted Jesus killed for blasphemy.
- Öfkeli kalabalık küfür için İsa'nın öldürülmesini istedi.
Praise is more valuable than blasphemy.
- Hamd küfürden daha değerlidir.