How much do ten paper plates cost?
- 10 kağıt tabak ne kadar?
The printer needs paper.
- Yazıcıya kağıt lazım.
Give me a sheet of paper.
- Bana bir kağıt verin.
Please give me a sheet of paper.
- Lütfen bana bir yaprak kağıt verin.
I slipped on the paper and hurt my leg.
- Kâğıttan kaydım ve bacağımı incittim.
Tom opened his safe, took out a wad of notes and handed them to Mary.
- Tom kasasını açtı, bir tomar kağıt para çıkardı ve onları Mary'ye uzattı.
Does anyone have a tissue?
- Kağıt mendili olan biri var mı?
Let me get you a tissue.
- Sana bir kağıt mendil alayım.
No government land could be bought with paper money.
- Hiçbir hükümet arazisi kağıt para ile satın alınamıyordu.
As more paper money came into use, the value fell.
- Daha fazla kağıt para kullanımını girdiği için değeri düştü.
As more paper money came into use, the value fell.
- Daha fazla kağıt para kullanımını girdiği için değeri düştü.
No government land could be bought with paper money.
- Hiçbir hükümet arazisi kağıt para ile satın alınamıyordu.
Tom found a hundred dollar bill on the street.
- Tom caddede yüz dolarlık kağıt para buldu.
The argument presented in Doyle's study was first published as a white paper on drug-related crimes.
- Uyuşturucu ile ilgili suçlar konusunda Doyle'nin çalışmasında sunulan argüman bir beyaz kağıt olarak ilk kez yayımlandı.
Plain white paper will do.
- Sadece beyaz kağıt yeterli.
My briefcase is full of papers.
- Evrak çantam kağıtlarla doludur.
Time is up. Hand in your papers.
- Zaman doldu. Kağıtlarını teslim et.