Tıpkı gerçek hortlaklar olduğu gibi gerçek aşk vardır; her insan onun hakkında konuşur, çok az sayıda insan onu görmüştür.
- There is real love just as there are real ghosts; every person speaks of it, few persons have seen it.
Tom'unki tıpkı Mary'ninki kadar yeni.
- Tom's is just as new as Mary's.
Sporcuların yedikleri yiyecek tam olarak ne tür egzersizleri yaptıkları kadar önemlidir.
- The food athletes eat is just as important as what kind of exercises they do.
O onun kulağına bir şey fısıldadığında, o sanki hipnotize olmuş gibi, tam onun söylediği gibi hareket etti.
- When he whispered something into her ear, she moved just as he said, as if she had been hypnotized.