O konuşurken çoğunlukla bir konudan diğerine atlar.
- He frequently jumps from one topic to another while he is talking.
Kedi masanın üstüne atlar.
- The cat jumps on top of the table.
O, gemiye atlamak için hazırdı.
- She was ready to jump ship.
Ben sizin için çemberlerden atlamak isterdim.
- I'd jump through hoops for you.
Tom'un sonuçlara atlamayla ilgili kötü bir alışkanlığı vardır.
- Tom has the bad habit of jumping to conclusions.
Ben sizin için çemberlerden atlamak isterdim.
- I'd jump through hoops for you.
Yatakta zıplamayı kes.
- Stop jumping on the bed.
Sami zıplamaya başladı.
- Sami started jumping.
Gürültü benim geriye fırlamama neden oldu.
- The noise caused me to jump back.
Tom bir sıçrama ile suya atladı.
- Tom jumped into the water with a splash.
O bir sıçrama ile suya atladı.
- He jumped into the water with a splash.
Siz ne kadar yükseğe sıçrayabilirsiniz?
- How high can you jump?
Kangurular çok yüksek sıçrarlar.
- The kangaroo jumps very high.
O ülkedeki en popüler sporlar futbol, motorsiklet yarışı ve kayakla atlamadır.
- The most popular sports in that country are soccer, speedway and ski jumping.
Lech Wałęsa 1980'de tersane çitinin üzerinden atladı.
- Lech Wałęsa jumped over the shipyard fence in 1980.
With martial stalk hath he gone by our watch.
The boy jumped over a fence.
It is quite a jump from teenage angst to bee-keeping.
The hoodlum jumped a woman in the alley.
The rider jumped the horse over the fence.
Their research department gave them the jump on the competition.