O şimdi bir mektup yazıyor.
- Sie schreibt jetzt einen Brief.
Şimdi ayrılmalıyım, beni uçuş için arıyorlar.
- Jetzt muss ich gehen, sie rufen gerade meinen Flug auf.
O şimdiye kadar okuduğum en iyi kitap.
- Es ist das beste Buch, dass ich bis jetzt gelesen habe.
Şimdi havaalanındayım.
- I'm at the airport now.
O şimdi bir mektup yazıyor.
- She is writing a letter now.
Tom şu ana kadar birden fazla iş teklifi aldı.
- Tom certainly has had more than one job offer by now.
Ben şu ana kadar buna alıştım.
- I'm used to it by now.
Onu hemen yapabilir miyim?
- May I do it right now?
Bu çılgınca bir fikir gibi görünebilir fakat sanırım hemen şu anda Tom'u ve Mary'i ziyaret etmeye gitmeliyiz.
- It may seem like a crazy idea, but I think we should go visit Tom and Mary right now.
Şu an sadece ısınıyorum.
- I am only warming up now.
Asama yanardağı şu an hareketsiz.
- Mt. Asama is now dormant.
Şimdi bile, biz halen onun gerçek katil olduğundan şüpheleniyoruz.
- Even now, we still doubt that he is the real murderer.
Çabuk ol! Şimdiye dek hazır olman gerekir.
- Hurry up! You should be ready by now.
Tom zaman zaman Mary'den haber alır.
- Tom hears from Mary every now and then.
Zaman zaman sınıfta uyuyakalırım.
- I fall asleep in the class every now and then.
If you're tired, why don't you go to sleep? Because if I go to sleep now I will wake up too early.
- Wenn du müde bist, wieso gehst du nicht schlafen? Weil ich zu früh aufwachen werde, wenn ich jetzt schlafen gehe.
If the world weren't in the shape it is now, I could trust anyone.
- Wenn die Welt nicht so wäre wie sie jetzt ist, könnte ich jedem vertrauen.