There are teeth marks on the end of that pencil.
- O kalemin ucunda diş izleri var.
The pregnancy left her with stretch marks.
- Gebelik onu gerilme izleriyle bıraktı.
The police didn't find anyone's traces.
- Polis kimsenin izlerini bulmadı.
NASA's Mars rover discovered traces of a river bed.
- NASA'nın Mars gezicisi bir nehir yatağının izlerini keşfetti.
We found one large footprint and a couple of different size smaller footprints.
- Bir büyük ayak izi ve birkaç farklı boyutta daha küçük ayak izleri bulduk.
The footprints continued down to the river.
- Ayak izleri nehire kadar devam ediyordu.
My father usually watches television after dinner.
- Babam genellikle akşam yemeğinden sonra televizyon izler.
In Soviet Russia, television watches the audience!
- Sovyet Rusya'sında, televizyon seyirciyi izler!
There were traces of blood inside Dan's car.
- Dan'ın arabasının içinde kan izleri vardı.
This security system allows us to trace employees movements anywhere they go.
- Bu güvenlik sistemi çalışanların hareketlerini gittikleri yerde izlemelerine izin verir.
The dog followed its master, wagging its tail.
- Köpek kuyruğunu sallayarak, sahibini izledi.
We should follow his example.
- Biz onun dersini izlemeliyiz.
I've got better things to do than to keep track of what Tom's doing.
- Tom'un yaptıklarını izlemekten daha iyi yapacak işlerim var.
I followed the deer's tracks.
- Ben geyiğin izlerini izledim.
Tom looked over to his shoulder to see if anyone was following him.
- Tom birinin kendisini izleyip izlemediğini görmek için omzunun üzerinden baktı.
Tom noticed that Mary was following him.
- Tom Mary'nin kendisini izlediğini fark etti.
Oliver thought that his parents, Tom and Mary, weren't setting rules or monitoring his whereabouts.
- Oliver ebeveynleri Tom ve Mary'nin kurallar koymadığını ya da onun nerede olduğunu izlemediklerini düşündü.
The student became very nervous with the teacher watching him.
- Öğrenci öğretmenin onu izlemesine çok kızdı.
Felicja enjoys watching TV.
- Felicja, televizyon izlemekten hoşlanır.
Layla, an Aborigene, made use of her renowned tracking skills.
- Aborijin olan Leyla, meşhur izleme becerilerini kullandı.
I don't want to leave any paper trails.
- Ben herhangi kağıt izleri bırakmak istemiyorum.
Boys trail girls in language skills.
- Oğlanlar dil becerileri konusunda kızları izler.
The hunting dogs followed the scent of the fox.
- Av köpekleri tilkinin kokusunu izledi.
Tom liked to watch military documentaries.
- Tom, askeri belgeselleri izlemekten hoşlandı.