I have no objection to your plan.
- Planına itirazım yok.
We have no objection to your joining us in our club.
- Kulübümüzde bize katılmanıza itirazımız yok.
She decided not to contest the charges in court.
- O, mahkemedeki suçlamalara itiraz etmemeye karar verdi.
We objected, but she went out anyway.
- Biz itiraz ettik ama o yine de dışarı gitti.
I don't object to your going out to work, but who will look after the children?
- Ben çalışmak için dışarı gitmene itiraz etmiyorum fakat çocuklara kim bakacak.
I accept your challenge.
- İtirazını kabul ediyorum.
Sami didn't challenge that.
- Sami ona itiraz etmedi.
He submitted his resignation in protest of the company's policy.
- İstifasını şirket politikasına itiraz ederek sundu.
I don't mean to object to your proposal.
- Amacım önerine itiraz etmek değil.
I don't mean to object to your proposal.
- Amacım önerine itiraz etmek değil.