Lütfen listedeki tüm kalemleri kontrol et.
- Please check all the items on this list.
Tartışacak bir madde daha var.
- There's one more item to discuss.
Görüşmek için bir maddemiz daha var.
- We have one more item to discuss.
Bu ünlü bir şirketten bir parça.
- That's an item from a famous company.
Kırılabilir bu parçalar bütün risklere karşı sigortalanmalıdır.
- These fragile items must be insured against all risks.
Canım bu anketi doldurmak istemiyor. Çok öge var.
- I don't feel like filling out this questionnaire. There are too many items.
Ajandadaki sonraki ögeye başlayalım.
- Let's move on to the next item on the agenda.
İstek listendeki öğelerden biri satlıktır.
- One of the items on your wish list is on sale.
İnsanlar malların belirli bir öğesini ne kadar çok alırsa, onun fiyatı o kadar yüksek olur.
- The more people buy a given item of merchandise, the higher its price.
Tweezers are great for manipulating small items.
Jack and Jill are an item.