istikrarsızlaştıran

listen to the pronunciation of istikrarsızlaştıran
Турецкий язык - Английский Язык
destabilizing
present participle of destabilize
istikrar
stability

Sami wanted stability. - Sami istikrar istiyordu.

The stability of Chinese economy is substantially overestimated. - Çin ekonomisinin istikrarı büyük ölçüde abartılmıştır.

istikrar
{i} steady

You've got to get a steady job. - İstikrarlı bir iş bulmak zorundasın.

The nation's trade balance improved last year as exports were strong, while imports remained steady. - İhracaatlar güçlüyken, ithalatlar istikrarlı kalırken ülkenin ticaret dengesi geçen yıl gelişti.

istikrar
uniformity
istikrar
lasting
istikrar
stabilisation
istikrar
constancy
istikrar
(Hukuk) stability, consistency
istikrar
becoming established in
istikrar
easiness
istikrar
permanency
istikrar
ballast
istikrar
permanence
istikrar
stableness
istikrar
stability, stabilization, steadiness
istikrar
steadiness
istikrar
becoming stabilized, stability; stabilization
istikrar
stabilization
istikrar
poise
istikrar
permanent
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение istikrarsızlaştıran в Турецкий язык Турецкий язык словарь

İSTİKRAR
(Hukuk) Kararlılık

Bu mücadele kararlılıkla devam edecek. - Bu mücadele istikrarla sürecek.

Tom kararlılıktan yoksun. - Tom istikrardan mahrum.

istikrar
(Osmanlı Dönemi) karar ve sebat üzere olmak, karar kılmak, sâkin olmak, yerleşmek
istikrar
Denge. Ödemeler dengesinde, istihdamda düzen
istikrar
Denge
istikrar
Aynı kararda, biçimde sürme, kararlılık
istikrar
Yerleşme, oturma
istikrar
Ödemeler dengesinde, istihdamda düzen
istikrar
Aynı kararda, biçimde sürme, kararlılık: "Devletini, sağlam bir iman ve istikrar müessesesi olarak teşkilatlandırmıştır."- S. Ayverdi
İSTİKRAR
(Osmanlı Dönemi) Karar ve sebat üzere olmak. Karar kılma. Sâkin olmak. Yerleşmek
İstikrar
stabilizasyon
istikrarsızlaştıran
Избранное