Our company decided for consistent fees.
- Şirketimiz istikrarlı ücretler için karar verdi.
Jack and Betty have been going steady for a month.
- Jack ve Betty bir aydır istikrarlı olarak gitmektedirler.
The nation's trade balance improved last year as exports were strong, while imports remained steady.
- İhracaatlar güçlüyken, ithalatlar istikrarlı kalırken ülkenin ticaret dengesi geçen yıl gelişti.
Prices are stable these days.
- Fiyatlar bu günlerde istikrarlıdır.
The final value theorem does not apply if the system is not stable.
- Eğer sistem istikrarlı değilse, son değer teoremi uygulanmaz.
He speaks English with a strong German accent.
- O,İngilizceyi istikrarlı bir Alman aksanıyla konuşur.
The nation's trade balance improved last year as exports were strong, while imports remained steady.
- İhracaatlar güçlüyken, ithalatlar istikrarlı kalırken ülkenin ticaret dengesi geçen yıl gelişti.
The stability of Chinese economy is substantially overestimated.
- Çin ekonomisinin istikrarı büyük ölçüde abartılmıştır.
Sami was looking for some stability.
- Sami biraz istikrar arıyordu.
Jack and Betty have been going steady for a month.
- Jack ve Betty bir aydır istikrarlı olarak gitmektedirler.
You've got to get a steady job.
- İstikrarlı bir iş bulmak zorundasın.
Tom kararlılıktan yoksun.
- Tom istikrardan mahrum.
Kararlılık, bildiğiniz gibi, başarının anahtarıdır.
- İstikrar, malumunuz üzere, muvaffakiyetin anahtarıdır.