Tim's wife insisted on his taking her to Paris. - Tim'in eşi ona onu Paris'e götürmesi için israr etti.
Tim's wife insisted on his taking her to Paris.
Tim'in eşi ona onu Paris'e götürmesi için israr etti.
My father insisted I should go to see the place. - Babam yeri görmem gerektiği konusunda israr etti.
My father insisted I should go to see the place.
Babam yeri görmem gerektiği konusunda israr etti.