O, parkta bir yerdedir.
- Sie ist irgendwo im Park.
Şimdi bir yerde saat beştir.
- Jetzt ist es irgendwo fünf Uhr.
Tom şu anda herhangi bir yerde çalışmıyor.
- Tom isn't currently working anywhere.
Herhangi bir yerde evinizdeymiş gibi hisseder misiniz?
- Do you feel at home anywhere?
Bağırmak ve çığlık atmak seni hiç bir yere götürmez.
- Yelling and screaming is not going to get you anywhere.
Başka hiç bir yere gidemem.
- I can't go anywhere else.
Bu yüzük hiçbir yerde bulunmayacaktı.
- The ring was not to be found anywhere.
Oradan başka hiçbir yerde onu alamazsın.
- You can't buy it anywhere but there.
Tom nadiren her yere yürür.
- Tom rarely walks anywhere.
İstediğiniz her yere gidebilirsiniz.
- You may go anywhere you like.
Onu herhangi bir yere koyabilirsin.
- You can put it anywhere.
Kızı onunla birlikte herhangi bir yere gitmeye isteklidir.
- His daughter is eager to go with him anywhere.
Tom herhangi bir yere gitmek zorunda değildir.
- Tom doesn't have to go anywhere.
Bir yere gidiyor musun?
- Are you going anywhere?
Kızı onunla birlikte herhangi bir yere gitmeye isteklidir.
- His daughter is eager to go with him anywhere.
Tom herhangi bir yerde yaşayabileceğini sandığını söylüyor.
- Tom says he thinks he could live anywhere.