Bu arada, bir noktaya daha dikkatinizi çekmek istiyorum.
- Meanwhile, I want to draw your attention to a point.
Bu arada, zaman tükeniyor.
- Meanwhile, time is running out.
Tom'un şu ana kadar Boston'da olması bekleniyor.
- Tom is supposed to be in Boston by now.
Tom şu ana kadar otuzun üzerinde olmalı.
- Tom must be over thirty by now.
Bu arada, zaman tükeniyor.
- Meanwhile, time is running out.
Bu arada, bir noktaya daha dikkatinizi çekmek istiyorum.
- Meanwhile, I want to draw your attention to a point.
Ben bir saat önce kalktım ve bu arada dişlerimi fırçaladım ve tıraş oldum ve sabah cimnastiğimi yaptım.
- I got up an hour ago and in the meantime I've brushed my teeth, washed and shaved myself and done my morning gymnastics.
Bu arada ne yapmalıyım?
- What should I do in the meantime?
Çabuk ol! Şimdiye dek hazır olman gerekir.
- Hurry up! You should be ready by now.
Zaman zaman sınıfta uyuyakalırım.
- I fall asleep in the class every now and then.
Şimdi bile zaman zaman artçı şoklar var.
- Even now there are occasional aftershocks.
Heat the oven to 220°C. Meanwhile, simmer the apples with the lemon juice and water in a large pan until soft.
- Den Ofen bei 220ºC vorheizen. Inzwischen die Äpfel mit dem Zitronensaft und Wasser in einer großen Pfanne schmoren lassen, bis sie weich sind.