Kimse benim ülkemde yatırım yapmak istemez.
- Nobody wants to invest in my country.
O bizim şirketimizin altyapısına yatırım yapmak istiyor.
- She wants to invest in our company's infrastructure.
Menkul kıymetlere 500.000 yen yatırım yaptı.
- He invested 500,000 yen in stocks.
Borsada yatırım yaparak bir vurgun yaptı.
- He made a killing by investing in the stock market.
Yüksek tasarruf oranı Japonya'nın güçlü ekonomik büyümesi için bir faktör olarak kabul edilmektedir.Çünkü o bol yatırım sermayesi kullanılabilirliği anlamına gelmektedir.
- A high savings rate is cited as one factor for Japan's strong economic growth because it means the availability of abundant investment capital.
Borsada yatırım yaparak bir vurgun yaptı.
- He made a killing by investing in the stock market.
Borsa yatırımında çok para kaybetti.
- He lost a lot of money in the stock investment.
We'd like to thank all the contributors who have invested countless hours into this event.
... Second, investing in good camera ...
... outsourcing to China, and is currently investing in countries ' in companies that are building ...