Trenimiz uzun bir tünelden geçti.
- Our train went through a long tunnel.
Onların Yeni Zelanda'dadaki tüneller ile ilgili çok sayıda sorunları olduklarını duydum.
- I hear they have a lot of problems with the tunnels in New Zealand.
Onlar düşman saldırısına karşı koymak için millerce yeraltı tünelleri kazdılar.
- They dug miles of underground tunnels to resist the enemy attack.
Kudüs, tüneller ve alt geçitler kentidir.
- Jerusalem is a city of tunnels and underpasses.