instruction, education

listen to the pronunciation of instruction, education
Английский Язык - Турецкий язык

Определение instruction, education в Английский Язык Турецкий язык словарь

teaching
öğretmenlik

Burası, onun öğretmenlik yaptığı okul. - This is the school where she is teaching.

Tom tam zamanlı stüdyo müzisyeni olmak için öğretmenlik mesleğini bıraktı. - Tom gave up his teaching job to become a full-time studio musician.

teaching
öğretim

Ben bu öğretim yöntemine inanıyorum. - I believe in this method of teaching.

Amerika Birleşik Devletleri ve Çin gibi farklı dilleri olan iki güçlü devlet ilköğretim okullarında Esperanto deneysel öğretimi üzerinde anlaşmaya varsalardı ne olurdu? - What would happen if two powerful nations with different languages - such as United States and China - would agree upon the experimental teaching of Esperanto in elementary schools?

teaching
{f} öğret

Tüm öğretmenler gençtiler ve öğretmeyi sevdiler. - All our teachers were young and loved teaching.

Öğretmekten çok yoruldum. - I am very tired from teaching.

teaching
ders

Okulu müdürümüz derse girmez. - Our principal does no teaching.

Tom şu anda bir sınıfa ders veriyor. - Tom is teaching a class right now.

teaching
öğreti

Bayan Jones, bilgisayar bilimleri öğretiyor. - Mrs. Jones is teaching computer science.

Amerika Birleşik Devletleri ve Çin gibi farklı dilleri olan iki güçlü devlet ilköğretim okullarında Esperanto deneysel öğretimi üzerinde anlaşmaya varsalardı ne olurdu? - What would happen if two powerful nations with different languages - such as United States and China - would agree upon the experimental teaching of Esperanto in elementary schools?

teaching
(isim) ders, öğretim, öğretme, öğretmenlik
teaching
{i} öğreti, ilke
teaching
{i} öğretme, öğretim
teaching
öğretim/öğreti
teaching
teaching machine öğretici makina
Английский Язык - Английский Язык
{i} teaching
instruction, education
Избранное